Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiği halde, muhalefet bilinçli bir biçimde hala eski sistem mantığıyla "erken seçim" tartışması yapıyor. Oysa yeni sistemde, "erken seçim" diye bir kavram yok sadece "seçimlerin yenilenmesi" olasılığından söz edilebilir ki bu da zor görünüyor.
Ayrıca AK Partililer ekonomik kriz veya son dönem siyasetindeki başarıların seçim için gerekçe olmayacağını söylüyor.
Bir AK Partili şöyle diyor:
"Başkan Erdoğan'a güven ve destek her geçen gün artıyor. Deprem felaketine karşı mücadele, korona sürecindeki başarı, dünyanın 100'ü aşkın ülkesine yardım edilmesi ve Libya siyaseti Türkiye'nin yıldızını parlatıyor. Şimdi buna bakarak, her yıldızımız parladığında ya da her ekonomik krizde erken seçim kararı mı alacağız? Bu doğru değil."
Şu gerçek de henüz değişmiş değil. Konsensus Araştırma'ya göre; "Türkiye'nin önemli sorunlarını hangi parti çözer" sorusuna "Toplumun yüzde 46.6'sı hala AK Parti" diyor. İkinci sırada CHP var ve oran hiç değişmiyor; yüzde 25.
Bu yüzden erken seçim sadece CHP'yi gündemde tutmaya yarayan suni bir tartışma. Gerçek gündem ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin önerdiği "Seçim ve Siyasi Partiler Yasası"yla ilgili hamle...
Bu aslında yeni sistemin kurumsallaşması açısından biraz geç kalınsa da atılması gereken bir adım. Özellikle de "Seçim ve Siyasi Partiler Yasası"yla ilgili hem AK Parti grubunda, hem de Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu'nda uzun zamandır ciddi bir hazırlık var. Şimdi buna diğer siyasi partilerin de katkı sunması bekleniyor.
Ayrıntıları yakında ortaya çıkacak bu hazırlıklarda iki konu öne çıkıyor: seçim barajı ve seçim sistemi... Baraj yüzde 10'dan yüzde 5'e düşürülmek, seçim sistemi de "daraltılmış bölge" yapılmak isteniyor.
"Peki, nereden çıktı bu yüzde 5?" derseniz onun da cevabı var.
Barajın yüzde 5'e düşürülmesi tesadüf değil, yeni sistemin içinde bu sayısal ölçü var. Bu çalışmalar içinde yer alan bir uzman şöyle diyor:
"Dünyada sadece yürütme için değil, güçlü bir meclis için temsilde adalet ve istikrar dengesine dikkate alınmalı. Bizim sistemde cumhurbaşkanı adaylığı için ya Meclis'te grubu olacak, ya 100 bin imza toplanacak ya da yüzde 5 oy almış bir parti olacak. Yani yüzde 5 oy alan bir parti cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyor. Bu küçük partilerin bir araya gelmelerinin de önünü açıyor."
İşte yeni sistemin içinde var olan bu yüzde 5, yeni barajın da ölçüsü olacak...
Başkanlık sistemleri açısından bu konu ülkelere göre o kadar çok farklılık gösteriyor ki, her ülkenin kendine göre bir uygulaması var. Tıpkı parlamenter sistemde olduğu gibi. Örneğin Brezilya'daki başkanlık sisteminde başkan yüzde 60 oyla seçilirken, partisi onun yarısı kadar bile oy alamıyor. Orada baraj yok ve 30'u aşkın parti Meclis'e girebiliyor. Temsilde adalet açısından müthiş görünse de siyasi istikrar açısından ciddi sorunlar yaşanıyor, yaşandı da. 2018'de Brezilya'daki sol iktidar Meclis'teki siyaset mühendisliği ve "Yüce Divan" darbesiyle görevden uzaklaştırıldı ve böylece "aşırı sağcı" Bolsonaro iktidarının önü açıldı.
Türkiye bu tecrübeleri de dikkate alarak, ilk aşamada barajın yüzde 5'e düşürüleceği hesabı yapıyor. Yüzde 5 barajla, "daraltılmış bölge" arasında nasıl bir korelasyon kurulacağı ise önümüzdeki günlerde yapılacak tartışmalarla belirlenecek.