Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Biri konuştukça yükseliyor diğeri konuştukça düşüyor

İki gündür başkent Ankara'dayım. Siyasi etkinliklerden çok sokakları ve kulisleri izliyorum. Rekabeti yüksek son iki seçimi yakından izleyen biri olarak bu kez Ankara seçiminde o günlerde yaşanan rekabet havası yok. Cumhur İttifakı'nın ortak adayı AK Partili Mehmet Özhaseki'nin sahaya inmesiyle hava bir hayli değişmiş.
Bu değişimde, Ankaralılık tartışmasının gereksizliği kadar Özhaseki'nin projeleriyle çıkışı ve güven veren konuşmasının da etkisi büyük. Ancak önemli bir etken daha var; rakibi CHP ve İP adayı Mansur Yavaş'ın konuşması.
O da nereden çıktı demeyin.
Ankara'da en çok bu konuşuluyor. Çünkü Yavaş konuştukça, Özhaseki farkı fark ediliyor ve ara açılıyor...
Biri yükselirken, diğeri düşüyor.
Bu gerçeği CHP'nin de fark ettiği ve yeni iletişim stratejisinde Yavaş'ın televizyonlara çıkmamasını ve daha az konuşmasını istediği söyleniyor. Denilenlere göre aynı uyarıyı 2009 seçimlerinde MHP de yapmış.
Anlayacağınız Ankara'daki tablo klasik bir CHP sendromunun yaşanacağının işaretini veriyor. Önce işe güçlü çıkışla başlanıyor, sonra yavaş yavaş aşağı iniliyor.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Özhaseki de bu tabloyu gördüğü için gidişattan memnun.
AK Parti Genel Merkezi'nde buluştuğumuzda söze önce anketler ve rakip stratejinin yanlışlığından başlıyor:
"Sahaya biraz geç inmemize rağmen anketler çok iyi... Bu sonuçta bizim Ankaralılarla kurduğumuz samimi ilişkinin ve projelerimizi anlatmamız kadar, rakibin çok yanlış bir strateji üzerinden gitmesinin de etkisi var.
İnanılmaz ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir polemik üzerinden seçimi götüreceklerini zannettiler. Bu tutmadı. Şimdi de şaşırmış vaziyetteler. Çünkü karşılarında bir gün olsun polemik yapmayan, şahsına kötü söz söylemeyen sadece projelerini anlatan biri var. Bu onların psikolojilerini iyice bozdu." Yeni yasalar geliyor Özhaseki'yle uzun uzun Ankara projelerini ve şehirleri konuştuk.
Başarılı bir belediye başkanlığı ve Şehircilik Bakanlığı yapan Özhaseki'nin iki konudaki görüşlerini merak ettim.
İlki Başkan Erdoğan'ın açıkladığı manifestoda yer alan tespitlerin nasıl hayata geçirileceğiyle ilgiliydi.
Cevabı netti:
"Manifestoda millete verilen sözlerin hepsiyle ilgili bakanlığım sırasında bütün yasal altyapı hazırlandı. Araya önce 24 Haziran şimdi de yerel seçimler girince hayata geçirilemedi. Çalışmayı şimdi bakanlıktaki arkadaşlar sürdürüyor.
Manifestoda dikkat çektiğimiz her şeyle ilgili yasalar hazırlanıp gelecek. O yasaların çıkmasıyla birinci adım atılmış olur."

Plan yetkisi belediye meclisinin
İkincisi de başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde çok sayıda kurumun plan yapmasıyla ilgiliydi. Buna bir son nokta konulacak mıydı?
İşte Özhaseki'nin lafı dolandırmadan verdiği cevap:
"Şu anda plan yetkisi olan 8 tane kurum var.
Şehirlerimizin bozulmasının bir nedeni de bu. Plan yapma yetkisi değişmez bir şekilde belediye meclislerinde olmalıdır ve bu tartışılmaz.
Siz bunu merkeze alamazsınız. Bu müthiş yanlış olur. Merkezileşmek yerel yönetimleri öldürmek olur. Söz sahibi, şehrin akil insanlarının oluşturduğu belediye meclisidir.
Şehri geleceğe taşıyacak planlar oradan çıkar.
Ama bunu da layüsel kılmamak lazım. Her istediğinizi yapabilirsiniz demek de müthiş yanlış olur. Siz bir taraftan yasalar koyarsınız, belediye meclisine yetki verirsiniz, Şehircilik Bakanlığı da denetler. Bu adım atıldı. Sistemi kurduğunuzda sorun yaşanmaz."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA