İyi Parti'nin siyaset yolculuğu başladı ama asıl merak edilen nasıl süreceği. Bilinçli bir tercih mi yoksa bir siyaset mühendisliği ürünü mü bilemem ama bir Akşener partisiyle karşı karşıyayız. Sokaktan bakıldığında görünen bu... Oy alması da almaması da Akşener'in performansına bağlı. Ancak daha o sınav başlamadan, partiye klasik siyaset hastalığı "hizipçilik" virüsü bulaşmış durumda.
Kamuoyunda pek üzerinde durulmadı ama parti daha genel merkezini açmadan ilk firesini verdi. Kurucular ve Genel İdare Kurulu üyesi Şanlıurfa'da merkez sağ siyaset denildiğinde akla gelen Cevheri ailesinden, Necmettin Cevheri'nin oğlu Cevher Cevheri istifa etti. Kısa açıklamasında şöyle diyordu: "Olay, partinin teşkilat yapılanması ve görevlendirmelere ilişkin görüş ayrılıkları sonucu, karşılıklı iyi dileklerle görevden ayrılmaktan ibarettir."
Bu açıklama, parti yönetiminde görev almadığı için istifa ettiği biçiminde yorumlandı. Yanlış da değildi çünkü Cevheri, çok daha kırılgan bir noktaya işaret etti: "Partinin teşkilat yapılanması ve görevlendirmelere ilişkin görüş ayrılıkları..."
Bu tespit İyi Parti'nin yakın gelecekte değil, şimdi çok ciddi bir tehlike yaşadığını gösteriyor. Daha yeni teşkilatlarını kurmaya çalışan bir partiden söz ediyoruz. Şu aşamada bile parti içinde birkaç isim ya rahatsız ya da onlardan rahatsızlık duyuluyor.
İki isim öne çıkıyor: Teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcısı Koray Aydın ve Medya ve Propagandadan sorumlu genel başkan yardımcısı Ümit Özdağ... İkisi de egosu yüksek, iddialı isimler. Biri rahatsız diğeri ise rahatsızlık duyulan isim. Denilenlere göre, Özdağ'ın rahatsızlığı daha çok "geri planda" kalmasıyla ilgili. Nasıl açığa çıkacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Koray Aydın ise rahatsızlık duyulan isim. Daha önce de "Partiyi ele geçirme hesabı yapacağı" söylendi ama şimdi teşkilatlarda yaptıklarıyla partide ciddi sorun yaşanacağı öngörülüyor. Tabii bu sadece bir öngörü değil; il ve ilçe teşkilatlarında yöneticileri tek tek belirlediği ve kimseyi de dinlemediği parti kulislerinde çok konuşuluyor.
Bu nedenle özellikle MHP'den gelen ve aktif siyasette rol alan kadrolarda derin bir rahatsızlık var. Orta Anadolu'dan bir partili şöyle diyor:
"Partiye katkı verir mi vermez mi diye bakmıyor, kendisine bağlılığa bakıyor. Kimseyi de dinlemiyor. Bu böyle gitmez tabii, en kısa zamanda patlar."
Aslında partide rahatsızların sayısı hayli fazla. Genel Başkan yardımcısı yapılmayan Yusuf Halaçoğlu ve Nuri Okutan gibi isimlerin küskünlükleri bir yana, teşkilatlar netleştikçe küskün sayısı ve gerilim de artıyor.
Son sıcak gelişme Ankara'dan. Hukuk ve Seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Mustafa Erdem'le Koray Aydın arasında Dr. Yener Yıldırım'ın Ankara il başkanı yapılmaması yüzünden sert bir tartışma yaşandı. Bu arada Kocaeli İl Başkanı Haluk Ulusoy'un istifasını da hatırlatalım.
Bütün bunlara, partide çalkantıya yol açan genel başkan yardımcısı sol görüşlü Vedat Taylan Yıldız'la ilgili söylenenleri de eklemek gerek. Yıldız'ın solculuğu da etnik kimliği de "Ülkücü Gömleği"ni çıkartan ama bir türlü "Merkezci" olamayan milliyetçileri rahatsız ediyormuş...
Daha yolun başında, bir yanda FETÖ gölgesi, bir yanda "hizip virüsü", bir yanda farklı kimliklere tahammülsüzlük siyaseti... Buradan uzun soluklu siyaset çıkar mı, ne dersiniz? İyi Parti'deki bu gerginlik kötü adamların eseri mi yoksa üstlenilen misyon mu, onu da zaman gösterecek.