Darbeye, işgal girişimine karşı direnmek, demokrasiyi ve vatanı savunmak, savunurken şehit olmak, böylesi kutsal ve anlamlı bir buluşma 15 Temmuz'da 250 insanımıza nasip oldu. Siyaset reklamcısı Erol Olçok da onlardan biriydi. O, 16 yaşındaki oğlu Abdullah Tayyip'le birlikte şehit olmuştu.
Arter Ajans'taki dostları onunla ilgili bir kitap çıkardı.
Erol'u tanıyanlar anlatıyor.
Benim de yer aldığım listede kimler yok ki... Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, sanatçılar, yazarlar ve Gannuşi gibi dünya siyasetinin önde gelen isimleri.
Bu anlatımlardan ortaya hem aykırı ve sahici bir insan portresi çıkıyor hem de yakın siyasi tarihimizin inişli çıkışlı hikâyesi.
O hikâyeyi okuduğunuzda, 15 Temmuz'un kendiliğinden olmadığı, bir birikimin patlaması ve bize ait olduğunu göreceksiniz. İşte o satırlardan seçtiklerim...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yol arkadaşım Erol Olçok"u şöyle anlatıyor:
"15 Temmuz darbe girişiminin duyulduğu andan şehadetine kadar geçen hadiselerin ayrıntılarını öğrendiğimde, bir yandan gözyaşlarıma engel olamazken, diğer yandan da iç dünyamda 'Evet, bu bizim Erol' diyordum. Erol'un hesapsızlığının, hasbiliğinin, inandığı doğrular söz konusu olduğunda yapabileceği fedakârlıklarda sınır bulunmadığının en güzel ispatı.
15 Temmuz gecesi mücadeleye, canından öte tuttuğu, gözünün nuru oğluyla birlikte çıkmış olmasıdır." İşte 11. Cumhurbaşkanı Gül'ün "Şövalyesi":
"15 Temmuz gecesi Erol'un yaşadıklarını görmüş gibi gözümün önünden geçirdiğimde gerçek bir dava adamının reflekslerini görüyorum.
'Kim var?' diye çağrıldığında, sağına soluna bakmadan, 'ben varım' diye öne fırlayan bir şövalyeydi Erol. Bu 'şövalye' kişilikli karakterini, Türkiye'nin esenliği, refahı ve mutluluğu için birlikte çıktığımız zor ve zahmetli siyaset yolculuğunda defalarca göstermiş olduğu gibi, özel ilişkilerinde de gösterdi." Başbakan Binalı Yıldırım'ın "Kahraman Dostu":
"15 Temmuz gecesi, ihanet ne kadar büyükse kahramanlık da o kadar büyüktü. Bu büyük kahramanlık destanına adını altın harflerle yazdıran dostum, kardeşim Erol Olçok ve yiğit evladı Abdullah Tayyip'in acısı hâlâ yürüklerimizde." Tunus En Nahda Partisi Genel Başkanı Raşid Gannuşi:
"O, biricik oğlu Abdullah Tayyip ile 15 Temmuz darbesini düzenleyen memleket düşmanlarına karşı koymak için yola çıktığında bu üstün vasıflarının tümünü gösterdi. Demokrasi ve özgürlüklerini savunmak için meydanlara koşan yüzbinlerce cesur insana öncülük ettiler.
Bütün dünyaya millet iradesini, önündeki tüm engelleri aşarak, nasıl galip gelindiğini gösterdiler." İçişleri Bakanı Süleyman Soylu:
"Meleğiyle, oğluyla birlikte Cenab-ı Allah'a yürüdü. Son numarasıydı... Siyasal reklamcılığı yetim bıraktı. Her adımda teri ve emeği olan AK Parti'yi yalnız bıraktı. Ve en önemlisi aralarındaki tılsımı kimsenin çözemediği, onun aklını iyi anladığı ve hayallerini doğru şekilde yansıttığı Recep Tayyip Erdoğan'ı yalnız bıraktı.
Erol Olçok iyi bir insandı, iyi bir siyasal iletişim reklamcısıydı ama en önemlisi imanlı, inançlı ve memleketine sadakatle bağlı bir adamdı.
Türkiye'nin 21. yüzyıl yürüyüşünün tarihine adını yazdıran bir efsaneydi." Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı Başkanı Ömer Tuğrul İnançer:
"İkindiye yetişmek için kimseye de eziyet etmemek için yola yalnız çıktım. Bastonu kaka kaka yürüyordum, dizlerim ağrıyordu.
Yürürken sol koluma Erol girdi. 'Bu Kabe'nin manası nedir? Diye sordu. Bir tek kelime ile cevap verdim; 'Sensin' Ağlamaya başladı. O anladı. Herkes anlar mı bilmiyorum."