Sabah'a gelişin ve ilk yazın beni ilk tanıştığımız o yıllara götürdü. 12 Eylül darbesinin biraz olsun etkisinin azaldığını düşündüğümüz (hâlâ bile anayasası duruyor ya neyse) o yıllara... 80'li yılların sonu. Özal'ın iktidarda olduğu, ekonomiden siyasete ezber bozduğu, yasaklara karşı çıktığı yıllar. O yıllarda Nokta dergisinde, zaman zaman hiç gündemden inmeyen İslamcılarla, "irticacı" yaklaşımının ötesinde haberler yapıyorduk. Onlardan birinin konusu da sendin. Duyduğumda şaşırmıştım, bir grup İslamcı genç, soldan gelen bizlerin çok önemsediğimiz Alman şairi, oyun yazarı ve tiyatro kuramcısı Berthold Brecht oynuyor. Brecht'i 70'li yılların sonunda solcu tiyatrolardaki oyunlarından biliyordum.
"Çağdaş siyasal ve maddeci tiyatronun" önde gelen bir isminin eserini bir İslamcının oynaması önyargıyla bakmayan beni bile şaşırtmıştı. Hakkında DGM'de 141, 142 ve 163'ten dava açılmıştı. Fatih'te bir kahvehanede sevgili Osman Atalay'la birlikte tanışmıştık. Aradan yıllar geçti, çok görüşmesek de kopmadık. Son yıllar ise bizi, sık sık yeniden bir araya getirdi. Şimdi aynı gazetedeyiz. İlgiyle takip ittiğim, öğrendiğim ve gerçek bir Türkiyeli aydınla aynı gazetede yazmak büyük bir keyif. Hoş geldin Sevgili Salih Tuna...