Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Berlin’de Türkiye algısı

Sabah Yazarlar Kulübü bir süredir 15 Temmuz'u dünya başkentlerinde anlatıyor.
Geçtiğimiz pazartesi de Sabah yazarlarıyla birlikte Berlin'deydik. Berlin önemli çünkü Türkiye ve Türk insanıyla en yakın ilişkisi olan bu başkent, ne yazık ki şu sıralarda, Türkiye karşıtı algı operasyonlarının da merkezi durumunda.
Türkiye karşıtı kim varsa, hepsi Berlin'de.
17-25 Aralık darbesine imza atanlar da, 15 Temmuz kanlı darbe girişimine kalkışanlar da, FETÖ'nün sızdırdığı bilgilerle ülkenin milli güvenliğini sarsan laikler de, PKK terörüne destek verenler de orada. Bunun yansımasını en somut biçimde Alman medyasında görüyoruz.
Sadece 16 Temmuz 2016 günü yani darbe girişiminden hemen sonra yayınlanan 51 gazete Türkiye karşıtı manşetle çıktı. Halen de bu saldırı sürüyor. Bunu sadece "demokrasi kaygısı"yla açıklamak mümkün değil.
Aslında Batı medyası da büyük oranda böyle bir tavır içinde ama Almanya çok daha şaşırtıcı. Çünkü Türkiye'nin Almanya'yla tarihi derinliği de olan özel bir ilişkisi var.
Ekonomik ve siyasi yakınlığımızın yanında 3.5 milyonu aşkın vatandaşımız da orada yaşıyor. Buna rağmen Alman siyasi aktörlerinin ve Almanya medyasının Türkiye karşıtlığını sürdürmelerinin anlaşılabilir bir nedeni yok. Görünen ve bize iletilen neden "demokrasi kaygısı." Oysa bunun doğru olmadığını, Sisi'yi kırmızı halılarla karşılayan, DEAŞ bir yana PKK ve FETÖ'ye açık destek veren, batılılar da biliyor.
İşte Sabah Yazarlar Kulübü olarak Washington'dan Londra'ya, Paris'ten Berlin'e uzanan başkentler hattında, -bu sayı giderek artacak- Türkiye'nin nasıl bir değişim geçirdiğini, darbelerden ve darbeci zihniyetten nasıl arınmaya çalıştığını ve başta AB ve ABD olmak üzere stratejik ortaklarıyla yeniden, yeni ve eşit bir ilişki kurmak istediğini anlatmaya çalışıyoruz.
Berlin Paneli öncesi Der Tagesspiegel'den Türkiye Muhabiri Albert Meier, Der Spiegel'den Ortadoğu Başyazarı Dieter Bednarz, yine Der Spiegel'in eski Türkiye Muhabiri Hasnain Kazim, Die Zeit'ten Türkiye Muhabiri Michael Thumann, Funke Medien'den Michael Backfisch'le kahvaltıda buluştuk. Sorularına cevap verdik.
Paneli de ZDF, Der Spiegel, Der Tagesspiegel, Die Zeit, Focus, Funke Medien'in de aralarında bulunduğu çok sayıda medya temsilcisi izledi. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürü Mehmet Akarca'nın açış konuşmasını yaptığı panelde Şelale Kadak, Serdar Karagöz, Fahrettin Altun, Ozan Ceyhun ve ben dış politikadan, ekonomiye, Almanya'yla özel ilişkilerden, terörle mücadele konseptine Türkiye'nin yeni duruşunu anlattık.
Paneli izleyenler arasında Türkler de vardı ama Almanların ilgisi beklediğimizden iyiydi.
Bu görüşmeler kuşkusuz tek taraflı bir bilgi aktarımı biçiminde olmadı. Biz, kuşatmalar ve darbelerle boğuşan Türkiye'yi anlatırken onlar da sadece dinlemedi, soru da sordular.
İşin sırrı da o sorularda saklıydı. Müthiş bir önyargı vardı o sorularda. Özellikle "diktatörlük", "muhalifleri sindirme" ve "15 Temmuz kurguydu" gibi yorumlu soruların, tek taraflı bir bilgilenmenin ürünü olduğu çok açıktı. Bu sonuca, onlar mı muhalefeti yönlendirerek gelmişti yoksa muhalefet mi onları etkilemişti belli değil.
Bu gerçeğe rağmen biz Türkiye'nin yaşadıklarını, değişimini ve duruşunu anlatmaya çalıştık. Görüşmelerden çıkan sonuç, tek taraflı bu algının kısa zamanda değişme ihtimalinin olmadığıydı. Ama açık kapılar olduğunu da görmemiz gerekiyor. Açık olan bu kapıdan sadece yazarlar değil, özellikle işadamları, sivil toplum örgütleri ve akademisyenler de girmeli.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA