Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekâtı ile Suriye'ye girmesi, içinde bulunduğumuz coğrafyada son 5 yılda ülkeleri ve dengeleri sarsan derin kuşatmaya karşı yeni bir siyasetin işareti... Çünkü Türkiye, artık şunun farkında: İç savaşı durdurmak için "tampon bölge" önermesi, 3 milyon aşkın mülteciye kucak açması küresel güç odaklarını durdurmadı.
Tam tersine Türkiye giderek hem küresel güç odaklarının hem de bölgedeki terörün hedefi haline getirildi. Bölgede vekalet savaşlarının aparatı FETÖ, PKK ve DAEŞ'in aynı anda ve sürekli Türkiye'ye saldırmaları tesadüf değildi. Aynı şekilde ve eşzamanlı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzani'yi de hedefe koymaları da tesadüf değildi.
Yani ortada küresel bir proje vardı ve diğer her şey, Kürtleri "özgürleştirme" vaadi dahil o projenin bir aparatıydı. Bu oyun, tıkanan bölgesel siyaseti değiştirmekle bozulabilirdi. Türkiye son birkaç ayda tam da bunu yaptı. Önce Rusya'yla, sonra da İran'la bir araya geldi ve önemli bir siyasi hamle başlattı.
Bu yakınlaşmaların öncelikli hedefi de bölgeyi Suriyeleştirmeye çalışan küresel projeyi durdurmaktı. Bölgeyi istikrarsızlaştırmak için üzerine oyun kurulan Kürtler nedeniyle de Barzani ismi önemliydi.
Barzani'nin önceki gün Türkiye'ye gelmesi Kürt meselesinin bölge ülkelerinin inisiyatifiyle çözülmesi gerektiğini gösteriyordu. PKK ve çevresinin iddia ettiği gibi sorun ötelenmiyor tam aksine sorunun bölgede yeni mikro milliyetçi çatışmaların merkezi olması engelleniyordu.
Türkiye'nin başlattığı yeni siyasetin ikinci önemli adımını da Esed'in gidişine Rusyaİran ve Türkiye ekseninde yeni bir formül bulmaktı.
Önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz.
Bu noktada asıl merak edilen ABD'nin bu yeni siyasete ne cevap vereceği... Joe Biden'ın geldiği gün Türkiye'nin DAEŞ'in güçlü olduğu Cerablus'a operasyon başlatması önemli bir adımdı. Türkiye'nin güçlü biçimde DAEŞ'in üzerine gitmesi birkaç yıldır ABD'nin de ısrarla istediği bir şeydi ve itiraz etmesi mümkün değildi.
Ancak ABD şunu da biliyor, o günlerde bu yolu tercih etmeyen Türkiye'nin bugün etmesinin birkaç nedeni var. İlk sırada ABD'nin desteğiyle Fırat'ın Batı'sına geçen PKK-PYD güçlerinin varlığı geliyor. Başbakan Yıldırım'ın Biden'ın gözünün içine bakarak, "Bir terör örgütüyle başka bir terör örgütüne karşı mücadele verilmez" demesi ve bunu ABD'nin anlayacağını söylemesi önemli bir tespitti ve sanıyorum bu doğrultuda bir değişim olacağının işaretiydi.
Bölgede yeni bir siyasetin, yeni bir sürecin ve derin bir sarsıntının eşiğindeyiz. ABD, uzun zamandan beri Afganistan'dan, Irak ve Suriye'ye uzanan hatta dokunduğu her yeri yakan bir siyaset izledi.
"Demokrasi getireceğim" dediği her ülke yerle bir oldu. Türkiye'nin FETÖ, PKK ve DAEŞ üzerinden kuşatılması da bu küresel oyunun bir uzantısı gibi. Buna küresel medya saldırılarını da eklemek gerekiyor. Ama darbe dahil hiçbiri başarılamadı ve Türkiye Cerablus'a girerek 'dur' dedi. Şimdi merak edilen şu: ABD başkanlık seçimlerine kadar bu gerçeği görüp geri adım atarak, düşük yoğunluklu yeni bir siyaset mi izleyecek yoksa stratejik ortağı Türkiye'yi karşısına alıp, daha sert ve bölgeyi karıştırıcı bir cevap mı verecek?..
Türkiye'ye gelen Joe Biden'ın söylediklerinden anlaşılan ABD'nin birinci şıkkı seçeceği... Bu sadece bizim için değil, dünya için de hayırlı olur.