MHP'deki iktidar savaşının ilk raundunu Meral Akşener kazandı. Kazandı ama biraz Pirus Zaferi gibi oldu çünkü hem yol arkadaşlarıyla ayrı düşüp yara aldı, hem de daha önce yazdığımız gibi "İki MHP"nin önünü açtı.
Aslında kongreye kadar "İki MHP" bir olasılıktı ama artık gerçek oldu. "Öz MHP"nin de Bahçeli'ye kalacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Öteki partiye gelince... Onun adı "Yeni MHP" mi olur yoksa başka bir isim mi alır bilemem ama şu görüldü artık; Meral Akşener ve çevresi buna dünden hazır ve razı. Şimdi yeni partinin hikâyesini tamamlamak için bir bahane arıyorlar.
Çünkü onlar bu çıkışı 2002'deki AK Parti'yle Erdoğan'ın çıkışına benzetiyorlar. Onlara göre, "Ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum kötü. ABD, İsrail, İngiltere, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı savaş açmış durumda. AB ülkeleri ve Rusya'yla da ilişkilerimiz iyi değil. Bundan iyi fırsat mı olur?"
Bu aslında bir "paralel" strateji. Paralel Yapı'nın da desteğiyle ilk seçimde iktidar olma hayali kuruluyor. Bu durumda Devlet Bahçeli'nin MHP'sine de Saadet Partisi olmak düşüyor.
Muhalif MHP'lilerin hayali böyle, ancak hesaba katmadıkları çok şey var. Sadece şunu söylemekle yetinelim: 2002'nin siyasi ortamında ne yüzde 52 oy desteği olan bir Cumhurbaşkanı ne de yüzde 49.5 oy alan bir AK Parti vardı.
Şimdi buraya bir nokta koyup kongreye dönelim. Hakkını teslim edelim, 19 Haziran kongresi bir Akşener kongresiydi. Bu da bekleniyordu. İlginç olan MHP gibi köklü bir partinin genel başkanlığına aday olacak kadar kendilerinde hak gören Sinan Oğan, Koray Aydın, Ümit Özdağ veya Süleyman Sazak gibi isimlerin buna şaşırmaları.
Bu gidişle sadece onlar değil, "kafalarının arkasında bir hesap olmadan değişim" isteyen bir kısım delege de isteklerinin kötüye kullanıldığını, içinde yer aldıkları yapının kısa sürede FETÖ'nün siyasi merkez üssü haline geldiğini görüp daha çok şaşıracaklar.
Kongre sadece bu yanıyla değil, klasik siyaset ayak oyunlarıyla da ilgi çekti. MHP Genel Başkanlığı'na adaylığını açıklayanlardan eski MHP Milletvekili Sinan Oğan bakın ne diyor: "İsterseniz 'ayrışma' deyin, isterseniz başka bir şey, gündeme getirilen tüzük maddelerinin hepsini biz neredeyse ilk defa duyduk. Bizden saklandı."
Aynı şeyi Koray Aydın da söyledi. Oğan ayrıca 10 Temmuz'a giderken neler olacağının da ipuçlarını verdi: "Şimdi çok sayıda tüzük maddesi değiştiği için bu belki de çok sayıda mahkeme kararını beraberinde getirecektir. MHP'nin daha fazla mahkemelerde uğraşmasına sebep olacaktır."
Daha yola çıkarken birbirlerine düşen, güvenmeyen bir siyasi ekipten söz ediyoruz. Buna MHP yönetimi sevinebilir ama siyasetin "mahkemelere" taşınması vebalinden de kaçamaz.
Hem MHP Genel Başkanı Bahçeli hem de yönetimi haklı olarak çok eleştirilecek. Ancak bu, 19 Haziran kongresiyle ilgili çok sayıda dava açılmasını engellemeyecek. Çünkü MHP Genel Merkezi dava açmasa da tek tek delegelerin çok sayıda dava açacağından söz ediliyor.
Bütün o algı operasyonlarına rağmen MHP cephesinde durum hiç parlak değil. Bir tarafta birbirine düşen muhalifler öte yanda hakkını mahkemelerde arayan delegeler...
Buradan elbette bir parti çıkar ama AK Parti'ye rakip bir parti çıkmayacağı çok açık.