AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, yaklaşık 20 aydır sürdürdüğü görevini Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a devredeceği olağanüstü kongredeyiz.
Siyasi tarihimizde pek örneği olmayan ama yine de siyasi açıdan olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. Ama ilginçtir Ankara Arena Spor Salonu'nda hiç de olağanüstü bir durum yok. Tam tersine inanılmaz bir coşku ve heyecan var. Bir genel başkan ve başbakan derin kırılmalar yaşanmadan görevini bir başka arkadaşına devredecek.
Salonu izliyorum. Hep bir ağızdan "Kutlu yürüyüşe devam" sloganıyla inliyor. Salona önce yeni genel başkan ve başbakan adayı Binali Yıldırım giriyor; coşkuyla karşılanıyor.
Bir süre sonra Ahmet Davutoğlu geliyor. O da büyük coşkuyla salonda tur atıyor. Ama salona asıl damgasını vuran hiç kuşkusuz onlar değil, "Doğal liderimiz" dedikleri Cumhurbaşkanı Erdoğan...
Ne zaman adı geçse salon ayağa kalkıyor, geçmediğinde ise salon hatırlatıyor: "Reeecep... Tayyip... Erdoğannnn..."
Son bir yılda iki seçim, üç kongre geçiren AK Parti tabanı şaşırtıcı bir motivasyonla salonda coşuyor. Bu coşkunun sırrını bir AK Partili açıklıyor: "Halk liderini biliyor ve seviyor."
AK Parti, olağanüstü kongresiyle kendini bir kez daha yenileyerek yoluna devam etmeyi başaran bir parti. Kongredeki hava, bu yolculuğun kesintisiz süreceğine işaret ediyor.
Önümüzdeki sürecin ipuçlarını da AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım ilk konuşmasında verdi: "Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle Türkiye artık eskisi gibi olmayacak. Bu fili durumu yasal hale getirmek gerekiyor. Yeni anayasa yapmaya, başkanlık sistemini getirmeye var mısınız?"
Salonun ruh halini belki de en çarpıcı biçimde, Kayseri İl Gençlik Kolları'nın şu pankartı yansıtıyordu: "Mesele koltuk değil, siz hâlâ anlamadınız mı?"
Olağanüstü kongrenin siyasi sonuçlarına ilişkin iki sinyalden söz etmeden de geçmeyelim: İlki, Davutoğlu'nun siyasi geleceğine ilişkin "Oyunda kalacağım" mesajı vermesi ve MKYK listesinde yüzde 50'ye varan değişim yapılması. Birbiriyle ilişkili bu iki gelişme, önümüzdeki siyasi sürecin hayli sert geçeceğine işaret ediyor.