Ülkede öfke ve nefretin giderek yükseldiği bir dönemden geçiyoruz. Bunun yansımasını da daha çok medya ve sosyal medyada görüyoruz. Nefret üretmede öncülük eden ve model olan çok sayıda yazar var. Onlardan biri de Ayşenur Arslan...
Arslan, önceki gün solcu Birgün gazetesinde Meral Akşener'e yönelttiğim sorulara öfkelenip bana cevap verdi:
"Mahmut Övür, son günlerde, tıpkı diğer yandaş kalemler gibi Akşener üzerine döktürüyor. Söylemeye bile gerek yok herhalde, övmüyor. Akşener'i itibarsızlaştırmak için geçmişe yolculuklar yapıyor."
Yaptığım şey şu soruları sormak: "Şimdi ülkeyi yönetmeye aday bir siyasi aktör olarak ortaya çıkıyorsa o karanlık döneme dair bildiklerini de açıklamalı. Evet, merak ediyorum, devlet içinde çeteleşmelerin açığa çıktığı Susurluk Skandalı neden aydınlatılamadı? Bir sünnet düğününde yan yana olduğu Çatlı'yla yakınlık derecesi ne ve o dönem işlenen faili meçhul cinayetler için ne düşünüyor?"
Bu sorulara cevabı Akşener veya çevresinden beklemiştim. Ama Akşener'in yerine cevap solcu Birgün'ün yazarı Arslan'dan geldi: "Vay canına! Mahmut Övür, Türkiye'nin en karanlık aktörlerinden birinin, Çatlı'nın görüntülerini ortaya çıkarmış ve bu yüzden vurulmuş."
Ben insanlığın ölmediğine inananlardanım ama bazı insanların da ikiyüzlülük ve yalancılık konusunda sınır tanımadığını artık biliyorum. Derin yapının kirli yanlarını açığa çıkarmak için vurulan bir gazeteciye utanmazca sorulan şu soruya bakın:
"Dahası, Mahmut Övür'ün 'o görüntülerde' ne işi varmış? Sünnet düğününde Çatlı ile Akşener'in olduğunu hatırlayan Övür, kendisiyle ilgili kısmı hatırlamıyor herhalde. Ama ben sonrasını çooook iyi hatırlıyorum."
Bunun neresini düzelteyim. Arslan, olayı çarpıtıyor ve açık açık yalan söylüyor. Bir kere ben o görüntülerde yokum. İki düğün söz konusu. Bu yüzden söyledikleri yalan. Sünnet düğünü başka birine ait ve ben o görüntüleri çektirmedim, onları VHS kaset olarak aldım. Yani iki düğün var ve ben Drej Ali'nin kardeşinin düğününe katıldım. O düğüne de bir şartla gittim, Çatlı'nın görüntülerini çekme şartıyla...
Kanal 6 kameramanı bunun tanığıdır. O düğünden elimizde sadece 8 dakikalık görüntü var. Ayrıntılarını yazacağım ama şimdilik burada kesiyorum.
Arslan'ın şu sözleri de yalan: "Yıl 1997. Mahmut, yazdığı gibi, bir gün elinde bir kasetle geldi. Heyecandan nefesimizi kesecek bir kasetle." Elimde kaset gitmedim, ben Adliye Koridorları'nın yapımcısıydım. Görüntülerin tanıtımı Atv'de yayımlanınca, görüp beni yayına çağırdılar. Ayrıca Arslan'ın, Drej Ali'ye mealen söylettiği şu sözleri de yalan:
"Övür, o sünnet düğünün davetlilerinden biriydi. Oraya gazeteci olarak değil, Ali Yasak'ın arkadaşı olarak çağırılmıştı. Ama Mahmut, hem kendisine hem de gayet iyi tanıdığı ablasına ihanet etmişti."
Bunun doğru olmadığını orada da söyledim. Gelelim iyi tanıdığım ablaya, onun kim olduğunu bilmiyorum. Akşener mi? O güne kadar tanışmadığım ve tanımadığım bir isim. Bu ilişkide nerede durduğum konusunu daha ayrıntılı yazacağım ama şimdi bütün habercilere sesleniyorum:
Başbakan olmak için yola çıkan eski bir İçişleri Bakanı ile adı Gladyo'yla anılan, faili meçhullere karışan bir kaçağın bir düğünde buluşması sorgulanmamalı mı? Bu, "solcu" bir yazarı neden rahatsız eder?
Bir dahaki yazıda çok merak edilen ilk düğünde kimleri gördüğümü ve çekimi nasıl yaptığımızı daha ayrıntılı anlatacağım.