Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nun bir salonundayız. Türkiye'deki Maya Vakfı'nın Suriyeli çocuklarla ilgili "Tut Elimi" projesinin sunumu var. Tam 5 yıldır dünyanın görmezden geldiği Suriye iç savaşında travma yaşayan çocuklarla ilgili bir çalışma bu.
Çalışmayı, önce Türkiye'nin sonra da Avrupa Parlamentosu'nun gündemine taşıyan da bir çocuk. Adı Emir Özsüer, İstanbullu varlıklı bir ailenin çocuğu. Lise son sınıfta okuyor. AB'nin ilgisini çeken "Projeckt Life- Tut Elimi" projesiyle ilgilenmesinin öyküsü de bir hayli ilginç. Suriyeli mültecilerin dramını yüreğinde hissettiğini söyleyen Emir, asıl yüzleşmesini şöyle anlatıyor:
"Türkiye'nin milyonlarca Suriyeliye kucak açtığını, ilgilendiğini biliyordum. Ama o insanların özellikle de çocukların yaşadığı travmayı, ağabeyimle arabamızın önüne çıkan Suriyeli bir çocuğun korku dolu yüzünde gördüm. O andan itibaren çalışmaya başladım. Ailem de bana inandı, destek verdi."
Onu motive eden ve Suriyeli çocuklarla empati kurmasını sağlayan başka bir gerçek daha var, o da bir süre önce vefat eden Türk sanayisinin önemli isimlerinden dedesi İlyas Özsüer'in geçmişi.
"Benim dedem de bir mülteciydi"
Makedonya'dan göç eden dedesini çok seven Emir'le annesi Esra Özsüer el ele verdi ve ortaya Suriyeli mülteci çocukların, daha doğrusu savaş mağduru çocukların sorunlarını dert edinen Maya Vakfı çıktı. Şimdi o vakıf bini aşkın Suriyeli çocuğu sanat ve müzikle tedavi eden bir çalışma yürütüyor. Çok sayıda uzmanın katkı verdiği Vakfın Başkanı Esra Özsüer, dünyamızda olup bitenlere hiç kimsenin ilgisiz kalamayacağını söylüyor ve ekliyor:
"Oğlum, gönlünden gelen bir fikirle Suriyeli çocuklara yardım etmek istedi. Ben de herkese sesleniyorum, lütfen Suriye meselesine politikacıların gözünden değil, Suriyeli anne ve çocukların gözünden bakın. Yapılacak çok şey var. Özellikle AB ülkeleri bu konuda çok şey yapabilirler ve yapmalılar."
Bu projenin önemli bir destekçisi de Türkiye'nin öncü mobil şirketi Türkcell. Türkcell'in CEO'su Kaan Terzioğlu, birçok alanda sosyal projelere destek verdikleri gibi Suriyeli mültecilere de önem verdiklerini belirterek şöyle diyor:
"Biz Türkiye'de hem göçün yarattığı travmayı, hem de yeni bir başlangıçtan doğacak imkânları çok iyi biliyoruz; çünkü hemen hepimizin ailesinde bir göç hikâyesi var. Bugün Suriye'nin karşı karşıya olduğu trajedide, zaman insanlara 'gelmeyin' deme zamanı değil, onları kucaklayarak toplumdaki varlıklarını değerli kılma zamanı. Maya Vakfı'nın projesi tam da buna odaklanıyor ve bu özelliğiyle başta AB olmak üzere tüm dünyaya örnek oluyor. Umarız dünyanın her yerinden başka Emir'ler de çıkar."
Maya Vakfı ve Emir, sadece parlamentodaki sunumla yetinmediler. Brüksel'in ünlü sanat galerisi Bozar'da Suriyeli çocukların kendi çizimlerinden oluşan bir resim ve onların ayak izlerinin yer aldığı bir de fotoğraf sergisi vardı. Sergiyi oğlunun girişiminden gururla söz eden Maya Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Özsüer gezdirdi. Her fotoğrafta bir başka Suriyeli çocuğun dramı vardı.
Bir lise öğrencisi ve bir sivil toplum örgütü, Türkiye'nin bölgesinde savaştan kaçan mültecilere kucak açışını dünyanın ve AB'nin gündemine taşıyarak önemli bir iş yapıyor. Bu çabayı görüp, AB platformuna taşıyan isimlerin de hakkını vermek gerekiyor. Onlar Ernest Maragal, Azfal Khan ve Roberta Bonazzi gibi Türkiye dostu parlamenterler.
Katalan Milletvekili Maragal, Türkiye'nin mültecilere kucak açmasının çok anlamlı olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: "Sizleri gördükçe insanlığa olan umudum büyüyor."