Türkiye'nin AB yolculuğunun en yoğun yaşandığı yıllarda adını duydum Tulu Gümüştekin'in... Ama onun güler yüzü ve umut veren bakışlarıyla, 2010 Avrupa Başkenti İstanbul sürecinde karşılaştım. Hem Türkiye'nin AB yolculuğu, hem de İstanbul'un AB başkenti olması için nasıl canhıraş bir çalışma yürüttüğüne tanık oldum.
Brüksel'de İstanbul'a yakışan bir merkezin açılması ise baştan sona onun eseriydi. Benim gözümde, o bir Türkiye ve İstanbul âşığıydı. O aşkını da Sabah'ta yazdığı her satırda görmek mümkün. Türkiye'nin bölgesinde bir demokrasi limanı olduğuna vurgu yapan Sevgili Tulu'nun, yeniden yükselen teröre karşı çağrısı da anlamlıydı:
"Her şeyden önce, demokraside yaşamayı hedefleyen her türlü siyasi hareket, diğerlerine asgari saygı göstermek ve terörü siyaset aracı gibi kullanan oluşumlarla arasına çok kalın bir çizgi çekmek zorunda. Bu konuda önemli bir ulusal mutabakat sağlamamız gerekiyor."
Geride bıraktığı değerli annesi Sevgi Gümüştekin'e ve sevgili eşi Kaan Terzioğlu'na Allah'tan sabır diliyorum.
Güle güle Sevgili Tulu, seni çok özleyeceğiz, mekânın cennet olsun.