Seçime şunun şurasında 5 aydan bile kısa bir süre kaldı. İki kritik seçimi geride bırakan siyasi partiler, üçüncü ve son kritik seçime hazırlanıyor.
Devlet görevlilerinin istifa edeceği 10 Şubat tarihiyle seçim süreci de başlamış olacak.
Şimdiden kulisler hareketlenmeye başladı bile... Kuşkusuz bütün partilerin kimleri aday göstereceği merak ediliyor ama en çok da iktidarda 13'üncü yılına giren AK Parti'nin ne yapacağı merak ediliyor.
Çünkü AK Parti ilk kez bu seçimlere yeni bir genel başkan ve 3 dönem ilkesi nedeniyle yeni bir kadroyla girecek.
Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'na Brüksel dönüşü, partisinin seçimlere nasıl hazırlandığını sorduk.
Başbakan Davutoğlu, seçime kısa süre kala iktidardaki bir partinin kongre yapmasının riskli olacağını belirtiyor ve şöyle diyordu: "İktidardaki bir parti, kongre takvimini seçimden 5-6 ay önce başlatması çok büyük bir risktir. Hele genel başkan ve başbakan olarak da yeniyse. Başbakan olduğumda çözüm süreci, Alevi meselesi ve paralelle mücadele sürüyordu. Onu sürdüreceksiniz, reformlar yapacaksınız ve bu arada da kongreleri yapacaksınız. Bu cesur bir karardı..."
Şu ana kadar 40 ili dolaşan Başbakan Davutoğlu, iki seçime rağmen teşkilatların rehavete kapılmadığını ve "müthiş bir heyecan olduğunu" söylüyor ve sözü muhalefete getirip ilginç bir uyarıda bulunuyor: "Seçim süreci başladı ama maalesef muhalefetin bizi silkelemek için tabiri caizse meydanlara inmesi lazım. Ben gittiğim yerlerde ne Kılıçdaroğlu'nu ne Bahçeli'yi görüyorum, yoklar."
İktidar partisinden gelen bu çağrı bile muhalefetin hali pür melalini göstermeye yetiyor. Peki, AK Parti, 3 dönemi uygularken yeni kadrolar konusunda nasıl bir yol izleyecek?
Başbakan Davutoğlu, AK Parti'nin sürekli kendisini yenileyen bir parti olduğuna dikkat çekiyor ve şu ölçüyü koyuyor: "İlk öne çıkaracağım kriter süreklilik ve yenilenme dengesinin korunması. AK Parti çok ciddi bir kadro hareketi oldu. Bir siyaset kreması oluştu her yerde. Bu feda edilmeyecek bir şeydir, bu tecrübe birikimi önemli. İki; meritokrasi (yönetim erkinin yeteneğe dayandığı sistem) diyebileceğimiz yani belli alanlarda ehliyetine, liyakatına güvendiğiniz insanlar ile kitle tabanı güçlü siyasiler arasında bir ahenk olması gerekir. Kadın erkek ve nesiller arası dengenin de iyi korunması lazım. Buradan bir harman çıkaracağız. Bu harmanda herhangi bir unsuru göz ardı etmemek lazım."