Türkiye'de ekonomiden, toplumsal yaşama birçok ilke imza atan AK Parti, dünkü olağanüstü kongreyle siyasette de bir ilke imza attı.
İlk kez bir partinin doğal lideri cumhurbaşkanlığına çıkarken, yerini siyaset mühendisliğiyle "emanetçi" birine değil siyasetin doğal akışı içinde güçlü bir siyasi aktöre devretti.
Bu nedenle AK Parti birinci olağanüstü kongresi siyasi partiler tarihi açısından bir milattı. Ama sadece o kadar değil, hareketin doğal lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yeni genel başkan ve Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu'nun konuşmaları da, "Yeni Türkiye?" ve "Yeni siyaset" açısından milattı.
Özellikle bugün yemin ederek Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın tarihi konuşması deyim yerindeyse yeni dönemin manifestosu niteliğindeydi. Derin tarihle bugünü buluşturan "dava"nın manifestosu evrensel bir çağrıyla başlıyordu:
"Sanmayın ki 13 yıllık bir yoldan geliyoruz. Biz asırlardır yürüyoruz. Asırlardır, hem vatanımızı hem milletimizi hem de elimizin ulaşabildiği tüm mazlumları korumak için, dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmek için mücadele veriyoruz."
Ve Alpaslan'dan Osman Gazi'ye, Mustafa Kemal'den Adnan Menderes'e, Özal'dan Erbakan'a uzanan bu çizgi, yeni kuşaklara salonda çok konuşulan bir uyarıyla emanet ediliyordu: "Baki olan davadır. 'Ben yoksam davam da yok' diyenler, daha en baştan kaybetmiş olanlardır. Zira bu dava hiçbir zaman koltuk davası olmamıştır. Tarih, davasına ihanet edenlerin nasıl onursuzca yok olup gittiğinin örnekleriyle doludur..."
Yüksek düzeyde, iyi planlanmış, inandığını dile getiren ve toplumun tümünü kucaklamayı hedefleyen konuşmayla, 23 Nisan 1920'deki ilk Meclis'e, 29 Ekim 1923'te cumhuriyete sahip çıkıyor ve tarihi bir hataya dikkat çekiyordu: "İlk meclisteki umut ve uyum muhafaza edilemedi. Millet devletine istikamet çizecekken, devlet, milletine istikamet çizmek istedi. Tek tip bir millet oluşturulmak istendi."
'Tekrar elimi uzatıyorum'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde yaşanan toplumsal kutuplaşmayı da unutmadı ve bir çağrıda bulundu: "Sadece şahsım için değil, partim, hükümetim ve lideri olduğum hareket adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki; biz sizi çok iyi anlıyoruz, yaşadığınız tarihsel süreci, yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi, talep ve arzularınızı biliyoruz.
Bizi izleyen milletime sesleniyorum. Sizin de bizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl badirelerden geçerek, yasakları, tehditleri ve kısıtlamaları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyorum."
"Her sorunun çözüm aracı siyasettir" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeni dönemin, "Yeni siyaset, yeni sosyoloji ve yeni ekonomi" üzerinde yükseleceğini söylüyor ve ekliyordu: "Yaşadığımız büyük değişimin esas mimarı bu yeni sosyolojidir. Dayatmacılığın sonunu getiren, çoğulculuğun, hak ve özgürlüklerin önünü açan yeni sosyolojik dinamikleri herkesin iyi okuması gerekiyor. Dolayısıyla yeni Türkiye'nin üzerinde uzlaşacağı temel değerler daha çok demokrasi, daha çok özgürlüktür."
Salonun pür dikkat izlediği bu konuşmadan sonra kürsüye yeni genel başkan ve Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu geldi. Üslubu ve tonu farklı ama içeriği ve yönü aynıydı. Birbirini tamamlayan bu konuşmanın ayrıntılarını daha sonra ele alacağız ama beklenti Davutoğlu'nun AK Parti kitlesiyle kuracağı ilk iletişimdi. Kürsüde izlerken çevreme baktım. O kitle liderinin işaretini alıp kabul etmişti.
Daha ilk anlarda yanımda oturan işadamının verdiği tepki de bunu gösteriyordu: "Tüylerim diken diken oldu. Bu iş bitti."