Cumhurbaşkanını ilk kez halk seçecek. Bu süreçte en çok merak edilen, Başbakan Erdoğan'ın adaylığıydı.
Dün, iyi hazırlanmış bir salonda, siyasetçi ağırlıklı bir katılımcı kitlesine, medyanın yoğun ilgisine ve TV başında izleyenlere layık bir sunumla ve "siyaseti yücelten" tarihi bir konuşmayla o adaylık açıklandı.
Ankara'daki ATO Kongre Merkezi'nde, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Cumhurbaşkanı adaylarının Başbakan Erdoğan olduğunu açıkladığında dönüp, bugüne kadar AK Parti'nin çeşitli kademelerinde görev yapan 5 bine yakın insana baktım. Karşımda heyecanını yitirmemiş bir kitle vardı.
Lidere ve siyasi hedefe kilitlenmiş, inanmış bir kitle bu... Coşku ve heyecanla alkışlıyor, liderlerinin siyasi öyküsünü izlerken de gözyaşlarını tutamıyorlardı.
Bu inanmışlığın ve ilginin nedeni de o öykünün sahibi Başbakan Erdoğan'ın siyasete ve halka yaklaşımında, davasına inancında ve kararlılığında saklıydı. Bu, kürsüye çıktığında daha bir net anlaşıldı.
Başbakan Erdoğan, 20 yıl önce avucuna bırakılan bileziğin ne anlama geldiğini unutmayan, bu topraklardaki 200 yıllık ötekileştirmeye meydan okuyan, vesayete karşı siyaseti önceleyen, yüreklere dokunan anlamlı ve duygusal bir konuşma yaptı.
Siyasetine küçük bir çocuğun gözlerindeki ışıltının nasıl yön verdiğini anlattı. Geçmişte cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bürokratik oligarşi tarafından nasıl dayatıldığını da unutmadı ve özellikle Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in ölüm tehdidi altında adaylıktan nasıl vazgeçirildiğini önemseyerek anlattı. Sonra da ekledi:
"10 Ağustos seçimi, bu ülkede vesayet tarihinin kapatılması seçimidir. Millet kaderine el koydu."
Böylece Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan, bu startıyla yeni bir dönemin işaretini verdi.
Bu değişimin AK Parti'de farklı sonuçlara yol açacağını bekleyenler olabilir ama toplantı öncesi ve sonrası konuştuğum AK Partililer aynı görüşte değil: "Bizi geçmişteki ANAP ve DYP ile kıyaslıyorlar. Bu doğru değil. Ne AK Parti o partilere benziyor, ne de biz... Ayrıca liderimiz de bir yere gitmiyor. Kim başbakan olursa olsun bu değişmez. Çünkü biz yeni bir ekibiz ve demokratik kazanımlarımızı da kaybetmeyeceğiz."