12 Eylül darbecilerinin müebbet hapse mahkum edilmelerinin ne kadar önemli olduğunu görmek için 14 yıl önceye dönmek gerekiyor.
14 yıl önce, 28 Mart 2000 tarihinde Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, 12 Eylül darbesinin lideri Kenan Evren'in yargılanması için ilk kez bir iddianame hazırlamıştı.
28 Şubat post modern darbenin hüküm sürdüğü o günlerde buna kalkışmak gerçekten cesaret işiydi.
Kayasu iddianameyi hazırladı ama başına da gelmeyen kalmadı. İki gün sonra 30 Mart'ta bugün de çok tartışılan HSYK Kayasu'ya kınama cezası verdi. Ardından savcılık görevinden uzaklaştırdı. Darbecilerin koyduğu ve kendilerini koruyan Anayasa'nın geçici 15'inci maddesine karşı çıkmak kimin haddineydi.
Vesayetçi yargı darbecilerine sahip çıkıp Kayasu'yu cezalandırmak için her şeyi yaptı. Hakkında "görevi kötüye kullanmak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" iddialarıyla dava bile açtı.
Ve 23 Şubat 2003'te de meslekten atttı. O dönem Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru olmadığı için AHİM'ye giden Kayasu, davayı kazandı ama mesleğine dönemedi. Halen de dönmüş değil.
Şu sıralarda derin bir hastalık nedeniyle yaşamının son baharını yaşıyor. Dünün vesayetçi yargısı biraz olsun değişti ama onun kaderi ne yazık ki değişmedi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a ve HSYK'ya duyurulur.
Bu arada son dönemde yaşanan haksızlıklar üzerine ahkam kesenlerin, kendi yaşadıkları haksızlıklarla geçmiş haksızlıkları ortaklaştırıp sonuç çıkartmadıklarını da ibretle izliyoruz.