Başbakan Erdoğan, yarın Almanya'da, Köln'de Avrupa Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) 10. Kuruluş Yılı Şenliği'ne onur konuğu olarak katılacak. 3 milyona yakın Türkiyelinin yaşadığı Almanya'da sanıyorum Türkiye başbakanının katıldığı böyle bir etkinlik ilk değil. Ama zamanın ruhu açısından bir ilk olacak.
Çünkü Türkiye artık eski Türkiye değil. Başbakan Erdoğan da eski başbakanlara benzemiyor. Sadece Almanya'da yaşayanlar değil, dünyanın başka ülkelerinde de artık "Türkiyeli olmak" baş eğdirmiyor.
Zaaflarımıza rağmen böyle bir Türkiye gerçeği var. Bu gerçek, AB'nin "oyun kurucu" ülkesi Almanya ile bölgenin "oyun kurucu" ülkesi Türkiye'yi hem yakınlaştırıyor, hem karşı karşıya getiriyor.
Ve bu da ilginç bir zaman diliminde, I. Dünya Savaşı'nın 100. yılında yaşanıyor. Tarihin garip cilvesi sanki 100 yıl önce de bu topraklarda yaşanan her şeyin içinde Almanya vardı. Ermeni trajedisinden, Sarıkamış faciasına kadar her şeyin içindeydiler.
Bugün de resmi makamlar makul tutum alsa da özellikle Alman medyası akıl almaz bir rol üstlendi. Neredeyse Alman medyası Türkiye iç siyasetinin bir öğesi gibi görev yapıyor. Almanya'da yayınlanan önemli gazete ve dergilerde Başbakan Erdoğan için "Cehenneme git Erdoğan" diye manşet atanından "Führer" diye niteleyenine kadar bir dizi düzeysizlik örneği sergileniyor.
12 Eylül faşist diktatörlüğü veya 90'lardaki düşük yoğunluklu savaş ve faili meçhuller döneminde bile Tansu Çiller'e yapılanlar hariç Alman medyası bu kadar "saldırgan" olmamıştı. Hatta o yıllarda Alman panzerleri meselesi gündeme gelince cılız çıkışlarla işi geçiştirmişlerdi.
Bu gerginliği yükseltmenin arka planında başka bir hesaplaşma olduğu çok açık. Gezi, 17-25 Aralık darbesi ve Soma faciası bahane. Bu bahanede Doğan Grubu gibi Türkiye içi güçlerin etkisi büyük ama Alman medyasının hesabı başka. Dertleri Türkiye'nin demokrasi sorunu olsaydı burada yaşanan tarihi dönüşümü görürlerdi.
En azından askeri vesayetin geriletilmesini, Kürt meselesinde çözüm süreciyle atılan tarihi adımı, Alevi açılımını, Hıristiyan azınlıkların gasp edilen vakıf mallarının iadesini ve son olarak da Ermenilerin 100 yıllık acılarının paylaşılmasını görürlerdi.
Başbakan Erdoğan yarın Köln'de olacak. İlginçtir bu mitingin yapılmaması için inanılmaz bir çaba harcanıyor. Die Welt'in haberine göre Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) da harekete geçmiş, 20 bin kişilik karşı bir miting yapıyor. Açıkça oradaki Türkiyelilerin karşı karşıya gelmesi isteniyor. Bu kirli aklı, Türkiye içinde sokakları ateşe verenlerden tanıyoruz.
Başbakan Erdoğan'ın Köln'e gitmemesi için kampanya yürüten bu kirli aklın derin hesabını, Köln mitingini, Tunus dönüşü İstanbul havaalanında yapılan mitinge dönüştürerek bozmak mümkün. Türkiye'de diktatörlük mü var yoksa Türkiye'nin önü kesilerek eski Türkiye'ye dönülmesi mi isteniyor; bunun cevabını 2.5 milyon Türkiyeliye sorsunlar.
Belki de tıpkı Türkiye gibi Almanya'da da farklı güçlerin iktidar savaşı var. Çünkü Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert'in şu açıklaması onu hatırlatıyor:
"Bizim için gerçekten de çok yakın ve önemli bir partner olan bir ülkenin başbakanı olarak Erdoğan, Almanya'da memnuniyetle konuk edilecektir."