Mustafa Sarıgül'ün İstanbul Büyükşehir Adaylığı gibi, projelerini açıklaması da hayli uzun sürdü.
Nihayet önceki gün Beşiktaş'ta Point Otel'de projelerini açıkladı. Toplantıya biraz rahatsız olmama rağmen merak ve heyecanla gittim. İlk gelen gazeteci olduğumu CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile salona girerken fark ettim.
Fark ettiğim bir başka şey de salonun klasik CHP toplantılarının yapıldığı salonlardan farklı oluşu... Boydan boya bağırmayan, sade dille kaleme alınmış projelerin tanıtıldığı afişlerle donatılmış bir salon. Her afişte, Sarıgül'ün anlatacağı bir proje yer alıyor.
Sahne de sade... Projelerin tanıtılacağı ekranda sadece CHP logosuyla "Ötekisi olmayan İstanbul" sloganı var. Bir çevreme, bir de Sarıgül'e bakıyorum. "Bir uyumsuzluk var ama nerede?" diye düşünüyorum. Sarıgül'ün hiperaktif ve heyecanlı siyasetçi kimliğiyle bu sakinliğin bir araya getirilmesi doğal gelmiyor ama nasıl örtüşeceğini merak ediyorum. Çünkü İstanbul'un sakinliğe ihtiyacı var ama o sakinlik bu mu emin değilim. Projelerde "halkçı" taraf değil, "elit" taraf ağır basmış gibi bir hava var.
Sarıgül, ekibiyle tam kadro orada. Ayaküstü de olsa sohbet ediyoruz. "Durumu nasıl görüyorsun?" diye soruyor. Bir siyasetçiye rakibinin önde olduğunu söylemek zor ama söyledim: "En az üç puan fark var." Nazikçe devam etti: "Olabilir ama çok çalışıyoruz, kapatacağız."
Yavaş yavaş gazeteciler, yazarlar, genel yayın yönetmenleri gelmeye başladı. Gördüğüm kadarıyla medya ayrımı yapmadan herkes çağrılmış ve herkes de gelmişti.
Yemekler yenirken Sarıgül de kürsüye çıkıyor ve sakin sakin projelerini açıklıyor. Onu dinlerken aynı salonda bir ay önce yaptığı konuşmayı hatırlıyorum: "Şu anda Tokyo'da, Pekin'de, Paris'te, New York'ta ekiplerimiz projelerimizi hazırlamak için çalışıyor. Seçime 20 gün kala bunları açıklayacağız."
O gün bugün diyorum ve dinlemeye devam ediyorum. Acaba dünya şehri İstanbul için küresel çağa yakışan nasıl hayaller kurmuş? Bir tespit yapıyor: "Sevgili İstanbullular; 20 yıldır aynı anlayış kenti yönetiyor. Bugün gelinen yer dünyada yaşanılır kentler sıralamasında ne yazık ki 109'uncu sırada. Bu sıralama, hepimizin içinde bulunduğu ruh halini özetliyor. İstanbullu yorgun, bıkkın, umutsuz, 'senden benden ayrımı' dayanılmaz boyutlarda herkesi yoruyor."
Sonra da "Çare Sarıgül" diyerek bu yorgunluktan çıkışın nasıl olacağını söylüyor: "Onlar yoklar, yorgunlar. Yeni bir ses, yeni bir nefes arıyor İstanbul. Bir umut bir heyecan arıyor İstanbul. Hiç merak etmeyin Sevgili İstanbullular, 'Ötekisi olmayan İstanbul' için geliyoruz."
Peki, ne yapacaklar? Sarıgül, 200'e yakın proje hazırladıklarını söyledi; 28'ini açıkladı. Kent meydanlarından kent müzelerine, yeşil alanlardan entegre toplu ulaşım modeline, iki yakaya iki barajdan tarihi yarımadanın yeniden düzenlenmesine kadar bir dizi öneri. İstanbul'a ilişkin gelecek projeksiyonlarının görsellerini izlerken ayakları yükselen 3. köprüden söz edilmemesi dikkat çekiciydi.
Belki, bu projelerde "Ooo... Müthiş" dedirtecek bir durum yoktu ama Mustafa Sarıgül'ün, projeler üzerinden yarışan siyaseti öne çıkartarak topluma yeni bir seçenek sunması ve sandıktan çıkmayı hedeflemesi önemliydi. İyi olan kazansın.