Boston'da iki Çeçen kardeşin yol açtığı terör Amerikalıları korkuttu ama 11 Eylül'e döndürmedi. Kuşkusuz bunda Obama'nın büyük katkısı var. Önce New York sonra da Washington'da hayat normal akıyor. Biraz polisin görünür olması dışında olağanüstü bir durum yok.
Peki Washington-Ankara hattında olağanüstü bir durum var mı? İçinden geçtiğimiz zaman ilginç... Dışişleri Bakanı Kerry'nin açıklamaları ve 24 Nisan var. Her 24 Nisan'da olduğu gibi bu kez de Ermeni diyasporası ABD yönetimini zorlayacak.
Türkiye ne yapacak? Sorunun cevabını Washington'da bulunan AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış veriyor:
"İki ülke arasında olağanüstü bir durum yok. Türkiye ABD müttefikliği kadim bir dostluğa dayanmaktadır.
Böylesine dostluğa sahip iki ülke için aşılamayacak sorun yoktur. Sayın Kerry'nin de son dönemde ülkemizi 3 defa ziyaret etmesi bu iki müttefikin yeni dönemde ortak çıkarlarının ne derece örtüştüğünün bir göstergesidir."
Bakan Bağış'a 1915'teki büyük felaketin 100. yılının geldiğini hatırlatıp 24 Nisan'ı soruyorum; cevabı kısa oluyor: "Beyaz Saray kara propagandaya teslim olmamalı.
Yurtdışındaki Ermeni lobisinin Ermenistan'la alakası yok, olsaydı ülkeleri açlık ve sefalet içindeyken boş hayaller peşinde koşmazlardı. Soykırım iddiaları artık bir ticari alana dönüşmüştür. Bunun piyasası oluştu. Türkiye bu kirli ticaretin parçası olmayacaktır. Bırakalım tarihi tarihçiler tartışsın."
24 Nisan Washington'da her yıldan çok da farklı değil.
Tam aksine daha sakin geçiyor.
ABD Başkanı Obama da yazılı açıklamasında geçen yıllarda yaptığını tekrarlamakla yetindi:
"Bugün, 20. yüzyılın en kötü mezalimlerinden biri olan Meds Yeghern'i anıyoruz."
ABD'nin bu yaklaşımı 2015'te de sürer mi? Türkiye'den bir bürokrat iddialı bir cevap veriyor: "ABD bu çizgisini 2015'te de devam ettirecek.
Bize göre soykırım yok ama ayrıca ABD Ortadoğu'da Türkiye'yi kaybetmek istemez..."