Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Tam 156 yıl önce bugün New Yorklu tekstilci kadınlar, düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı uygulamaları protesto için greve gitti.
Onların bu direnişi, erkek egemen dünyada, kadınlara "yeni bir dünya"nın kapısını araladı ama bedeli de ağır oldu; 129 kadın işçi yanarak öldü.
Bugün eğer dünyada kadın haklarından söz ediliyor ve kadınlar hayatın her alanında -yeteri kadar olmasa da- söz söyleyebiliyorsa bunda o New Yorklu kadınların emeği çok. Onları saygıyla anıyorum.
Dünya, sanayide ve teknolojide inanılmaz değişimlere sahne olurken ne yazık ki insan hakları konusunda aynı hızı yakalayamıyor. Hele söz konusu olan kadın haklarıysa bu daha da yavaş seyrediyor.
O direnişin üzerinden 100 yılı aşkın süre geçtikten sonra, 8 Mart'ın BM tarafından "Emekçi Kadınlar Günü" olarak ilan edilmesi de bunu gösteriyor.
İnsanlık ne yazık ki ağır bedeller ödeyerek bugüne geldi. Halen de ödüyor. Türkiye'nin tarihi de bu açıdan parlak değil.
Kadınlar, çocuklar, dindarlar, Kürtler, Aleviler ve azınlıklar son yüzyılda sadece ötekileştirilmedi; her türlü şiddete maruz kaldı.
Darbe dönemlerinde, krizlerde sistemin en ağır yükünü özellikle kadınlar çekti. 12 Eylül'ün gözaltılarını, işkencelerini ve cezaevi günlerini hatırlayın. Kısa süre önce kaybettiğimiz Berfo Ana'yı hatırlayın. Oğlu Cemil Kırbayır'ı ölene kadar aradı.
12 Eylül'de cezaevi önlerinde çocuklarını, eşlerini görmek için saatlerce, günlerce bekleyen cesur kadınları hatırlayın.
90'lı yıllarda ülkeyi kan gölüne çeviren, faili meçhullerle korku salan sisteme de, 28 Şubat postmodern darbesine de en önde karşı çıkan kadınları hatırlayın.
Ve korkmadan yorulmadan devletin kirli geçmişiyle yüzleşmesinin yolunu açan Cumartesi Anneleri'ni.
Bu ülkede kadınlar çok çekti halen de çekiyor. Devletin topluma yönelttiği şiddetle, kadına, çocuğa hatta canlıya toplum içinden yönelen şiddet arasında bir ortaklık var. Devlet değiştikçe bu da değişecek.
Şimdi yeni bir sürecin eşiğindeyiz. Şiddeti devreden çıkartacak ve genç insanların toprağa düşmesini önceleyecek çözüm sürecinin...
Yine cesur kadınlara büyük iş düşüyor. Başbakan Erdoğan, bu gerçeği "Türkiye" ortak paydasıyla dile getiriyor: Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler Büyük Kurultayı'nda konuşan Erdoğan şöyle diyordu:
"Türkiye'nin tüm kadınları teröre 'dur' derse terör biter. Tüm kadınlar tek yürek halinde 'evlat acısına son' derse bu acı haberler biter. Şimdi annelerden, kadınlardan bir adım bekliyoruz. Türkiye'nin yürekli kadınlarının bir adım öne çıkıp, 'kana, acıya son' demesini bekliyoruz."
"Türkiye'nin yürekli kadınları" diyerek Türkiye vatandaşlığı ortak paydasına atıf yapan Başbakan Erdoğan, yeni siyaset diliyle daha sivil, daha demokratik ve kucaklayıcı bir anayasanın işaretini veriyor.