Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

İstanbul'a 6 yıl geciken metro köprüsü

İstanbul, şu sıralar derin bir değişimin eşiğinde.
Kentsel dönüşümle kangrene dönüşmüş yapı stoku yıkılıp yeniden yapılıyor.
Başta Tarihi Yarımada ve Beyoğlu'ndaki tarihi yapılar restore edilerek yaşamla buluşuyor.
Marmaray, araçlı tüp geçiş, üçüncü boğaz köprüsü ve metro hatlarıyla yeni ulaşım hatları oluşuyor.
Bunlar olurken de İstanbul dikey büyüyor, nüfusu artıyor ama aynı zamanda da yeni teknolojiyle buluşarak enerjiden, su tüketimine inanılmaz bir tasarruf yapabilecek noktaya geliyor.

Her şeye karşıyız

Ama şu klasik kavga hiç bitmiyor. Bugün yerelde ve merkezde yönetimi elinde bulunduran AK Parti çevresiyle, mimar ve mühendis odalarının da ağırlıkta olduğu sol-Kemalist çevre arasındaki "yaptırmayız" kavgası.
Bir taraf ne yapsa öteki iyi de olsa kötü de olsa karşı çıkıyor.
Bu tartışmanın en tipik yaşandığı yer Haliç Metro Köprüsü... Çamlıca'ya Cami ve Taksim'e kışla yapılmasında daha modern bir çizgiyi savunan bu kesim, bir bakıyorsunuz Haliç'e yapılacak modern köprüye de karşı çıkıyor.
Aslında tıpkı ana muhalefet gibi "her şeye karşıyız" diyen bir toplumsal muhalefet de var. Bu yüzden bazen doğru söyledikleri bile etkili olmuyor.
Haliç köprülerinin geçmişi, Bizans'a kadar uzanıyor. İkinci Beyazıt döneminde Leonardo Da Vinci'nin köprü önerisi var. İlk köprü ise İkinci Mahmut döneminde yapılıyor.

6 yıllık hasret

Haliç Metro Köprüsü'nün gündeme gelişi tarihi ise 1995...
Projesi ise 2005 yılında devreye giriyor ve inanılmaz bir lobi harekete geçiyor. Ve UNESCO'yu da etkileyerek yoğun bir "yaptırmayız" kampanyası başlıyor.
Ne var ki, aklın yolu bir, proje UNESCO'ya doğru anlatılınca ortaya Tarihi Yarımada ile Beyoğlu'nu, aynı zamanda tarihle günümüzü buluşturan modern bir yapının yapılma şansı doğuyor.
Bu arada şunu da söyleyelim, tam 6 yıldır iki yakadaki metro tünelleri de hazır bekliyor. Anlayacağınız o tartışmalar, iki yakanın buluşmasını 6 yıl geciktiriyor.
Birkaç gün önce projenin mimarı Hakan Kıran'la konuştum. O tartışmalardan yorgun düşen Kıran şöyle diyor:
"Şimdiye kadar modern teknoloji ile mimarlığın birleşimini Haliç'te kullanmaya cesaret eden olmadı.Tarihi Yarımada'nın içerisinde Bizans, Ceneviz, Venedik ve Osmanlı mimarisiyle izlerini bırakmış. Sıra bizde. Biz de tarihi dokuyu bozmadan yüzyılımıza özgü ve estetik bir eseri kalıcı bırakmak istedik."
Gerçekten de Haliç'teki mevcut köprülere bakınca onlara izin veren aklın yeni teknolojiyle ve çok modern bir köprüye karşı çıkmalarını anlamak mümkün değil.

Haliç daha çok nefes alacak

Demir yığını gibi duran, su sirkülasyonunu zorlaştıran, açılıp kapanmakta zorlanan o iki köprüyle yenisi kıyas bile kabul etmez.
Haliç Metro Geçiş Tüneli köprüsü, iki ayak üzerinde kablo sistemiyle dengelenen, uzunluğu 960 metre, yaya yolu 3 metre genişliğinde ve tren geçiş yolu 13 metre olan bir köprü... Sadece balık tutmak isteyenler değil, daha büyük kalabalıklar oradan iki yakaya bakmaya doyamayacak.
Tarihi siluetle uyumu konusunda UNESCO'nun da onayı gelince nihayet İstanbul modern bir köprüye, önümüzdeki yılın ekim ayında kavuşacak.
Şu ana kadar İstanbul'da gördüğüm en etkili eserin açılışını heyecanla bekliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA