CHP'nin Kürt meselesinde elini taşın altına koymasını beklerken, ilginç bir çıkış Mustafa Sarıgül'ün Türkiye Değişim Hareketi'nden geldi.
CHP'yi de AK Parti'yi de hatta BDP'yi de şaşırtacak bu çıkışın altında Türkiye Değişim Hareketi'nin Genel Sekreteri Hasan Aydın'ın imzası var.
Eski Milletvekili Aydın, elden ele dolaşmasını istediği "Bir kere daha Kürt politikası" başlıklı yazısında önce bir tespit yapıyor: "
30 yılı geçkindir aynı politika izlenmektedir. Silah, silah, silah... Şiddet, şiddet, şiddet...
Kör olsa görür, sağır olsa duyardı. Kısaca özü hiç değişmeyen, zaman zaman biçimi değişen bu siyasetle olmaz... Ey dağdakiler... Sevgili devletim, onu yönetenler, ölenler, öldürülenler, hiç kimse bu çizgiyle istediğini elde edemeyecek. 30 yıl yetmediyse, bir 30 yıl daha buyurun devam edin. Kan dökün. Kin kusun. Ne yaparsanız yapın olmaz. Olmayacak.
Sadece şehitlerin annesinin yüreğinin yandığı gerçek, gerisi hikâye."
Genel Sekreter Aydın, çözümün Türkiye Cumhuriyeti'nin elinde olduğunu, bunu rahmetli Turgut Özal'ın denediğini ama ömrü vefa etmediğini, Başbakan Erdoğan'ın da denemeye kalktığını ama "yanlış yönlendiriciler ve ilkel karşıtları" nedeniyle çözümsüzlüğe saplandığını söylüyor.
Peki, Hasan Aydın çözüm olarak ne öneriyor? Lafı hiç dolaştırmadan direkt anlatıyor:
"Amerika'nın Birleşik Devletleri oluyorsa (ABD) Türkiye Birleşik Devletleri de olur. Avrupa Birliği (AB) devleti oluyorsa Türkiye Birliği devleti de olur. Bal gibi olur. Federal Almanya oluyorsa, Federal Türkiye de olur."
AK Parti'nin Avrupa Konseyi Özerklik Şartı'na konulan çekinceyi kaldırmakta kararsız kaldığı, CHP'nin rapor yazmaktan bile çekindiği bir konuda Mustafa Sarıgül'ün Genel Sekreteri Aydın, çok net bir çözüm önerisi ortaya koyuyor.
Hem de Türkiye'nin küçüleceği kaygısı taşıyanlara büyüme vaat ederek:
"Açın Kürtlerin yaşadığı bütün sınırları, alsın Misak-ı Milli onları bağrına, küçülmesin büyüsün. Buradaki Kürtler kardeşimiz de peki, ya komşulardaki Kürtler neyimiz? Lafta onlar da kardeşlerimiz. O zaman bütün kardeşleri 'bir araya gel' diye çağır. Kim karşı çıkabilir bu çığlığa? PKK mı? Hadi oradan..."
Aslında Aydın'ın dile getirdiği bu tezler, içeride kapalı kapılar arkasında, kulislerde açık açık konuşuluyor. Dışarıda ise uzun yıllardan beri tartışılıyor. Hatta "Neo Osmanlıcılık" tartışmalarının odağında da bu yaklaşım var.
'Misak-ı Milli'yi büyütelim'
Aydın, bu yaklaşımın sadece Kürtleri kapsamadığını tüm bölge için yeni bir çözüm önerisi olabileceğini de söylüyor.
"Sadece Kürtler mi kardeşimiz? Elbette hayır. Artvin'de Gürcüler yaşıyor. Kardeşimiz mi? Ne demek! Hem de aslanlar gibi. E... O zaman Artvinli Gürcüler kardeşimiz de, Gürcistan'daki Gürcüler kardeşlerimiz değil mi? Tabii ki. O zaman aç Gürcistan Türkiye sınırını. Korkma.
Misak-ı Milli'ye bir şey olmaz. Büyük, büyür. Küçülmez korkma."
Aydın, bu düşüncelerini sadece yakın arkadaşlarıyla paylaşan biri değil.
Siyasi bir kimliği var ve Sarıgül'ün genel sekreterliğini yapıyor. Tam da bu nedenle önerisinin elden ele dolaşmasını istiyor:
"Aslında daha çok yazacaklarımız var. Ama bugünlük sadece 'çözümün yolu ne?', onu kaleme almaya çalıştım. Bu düşüncemi lütfen bütün arkadaşlarım, yazsın, yayınlasın, paylaşsın. Büyük düşünürsen sorunlar küçük kalır."