Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kürt meselesinde yolun sonu

Kürt siyasetiyle ilişkili kiminle konuşsam ağzını bıçak açmıyor. Gaziantep'te bayramın ikinci gününde yaşanan vahşeti kim nasıl anlatacak? Nedir bu?
Demokrasi ve Özgürlük mücadelesi mi?
Üç yaşındaki çocuklar öldürülüyor. Bu mu demokrasi ve özgürlük mücadelesi? Bu kadar kirli bir savaşın daha fazla uzaması mümkün değil.
Dünyada en ahlaksız savaşların bile bir kuralı var. Bakın yıllarca benzer bir mücadele yürüten İRA bomba koyduğu yerleri için önce polisi arıyor ve ne zaman patlatacaklarını söylüyordu. PKK ise yıllardır hiçbir kural tanımadan aynı şeyleri pervasızlıkla yaptı, yapmaya da devam ediyor. Oysa şu açıktır ki, sivillere yönelen her eylem kesin terördür.
Terörün de ahlakı ve vicdanı yoktur.
Tam da bu nedenle Şanlıurfa'dan Kürt siyasetini de iyi bilen bir işadamı şöyle diyordu:
"Bu katliamı lanetlemeyenler lanetlidir"
Buna katılmamak mümkün değil. Ancak ortada herkesi ilgilendiren derin bir sorun var. Aynı şeyleri "deja vu" misali döne döne neden yaşıyoruz?
Bu kısır döngü, sadece devlet politikalarıyla mı yoksa meşru hakları çocuk ölümleriyle kirletenlerle mi ilgili?
Sorunun cevabı PKK'nın terör ve şiddet üreten aklında ve bölgesel ilişkilerinde saklı...
Kürtlerin bölgede derin bir mağduriyet yaşadığı biliniyor. Teröre ve şiddete tapan PKK aklı bu mağduriyeti, şeytani planlarla ayakta kalmaya çalışan bölge diktatörlerinin sunduğu olanaklarla birleştirerek kullanıyor. Kürt mağduriyeti ve meselesiyle ilgili olmadığı da çok açık... Dünyada meşruiyeti olmaması da bunu gösteriyor.
Son kanlı saldırıya bakın... Gaziantep'te günahsız çocuklar, İran ve Suriye eksenli kirli bir ilişkinin bedeli olarak öldürüldü.
Büyük fotoğrafta olanlar da bu kanlı sürecin bir parçası... Arap Baharı, Ortadoğu'daki son diktatörlükleri sarstığı için şiddet yükseltiliyor. Hatta CHPAK Parti görüşmesinin ve Leyla Zana'nın çıkışının kesintiye uğraması da Hüseyin Aygün'ün kaçırılması da bu sürecin bir parçası...
Bu arada aynı zaman içinde Murat Karayılan'ın susması Fehman Hüseyin'in öne çıkması da tesadüf değil. Kürt sivil siyasetçileri farkında değil bu süreç, sivil siyasetin alanını daraltmıyor, yok ediyor. Böylece terörle kirletilen ve zaten en alt seviyede olan siyasi meşruiyet, bundan sonra çok daha aşağılara inecektir.
Ve BDP tıpkı 90'lı yıllarda Türkiye'yi Kürt meselesi üzerinden faili meçhuller cehennemine çeviren siyasi partiler gibi sandıkta bedel ödeyecektir.
Bunun en somut göstergesini de yüzünü Uludere'ye çevirenler görecek.
Aynı gün Uludere'de içinde askerlerin olduğu bir minibüs kazası oldu. 8 askerin şehit olduğu kaza yerine ilk ulaşan Uluderelilerin, o yaralı askerleri kurtarmak için nasıl canhıraş bir çaba harcadıklarını televizyon ekranlarından izledik... Kaza veya bomba, ne olduğunu bilmeden çayını yarım bırakıp askerlere el uzatan kadınlı-erkekle Uludereliler, 6 ay önce yaşadıkları katliamı bir yana bırakarak içimizdeki insanlığın hâlâ ölmediğini gösterdi.
İşte Türkiye'yi her şeye rağmen bir arada tutan ve zenginliğimiz denilen gerçek bu...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA