Siyasetin gündemini yine ağırlıkla AK Parti belirliyor. Başbakan Erdoğan'ın ortaya attığı "başkanlık sistemi" gibi tartışmalar ve "yeni anayasa" çalışmaları sürerken, Başbakan aynı zamanda birçok il kongresine katılarak teşkilatını diri tutacak bir yöntem izliyor. Öyle ki AK Parti her an seçim olacak gibi hazır bekliyor.
Görünen o ki bunu sadece 2014'te yapılacak olan yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimi için yapmıyor. Hesapta olmayan gelişmeler de dikkate alınıyor.
Bu da nereden çıktı demeyin, CHP ve çevresinde bugünlerde tıpkı 2007'deki gibi kurumların müdahalesiyle ilgili bir beklenti var.
Bunun nedeni de cumhurbaşkanlığının süresiyle ilgili yasanın Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde olması. Bir süre önce yazdım, Ankara kulislerini iyi izleyen bir CHP'li şöyle diyordu:
"Temmuzu bekleyin. Çok şey değişebilir."
Aynı CHP'li bugünlerde bu tezini çok daha açık dile getiriyor: "Cumhurbaşkanlığı meselesinde sürpriz gelişmeler siyasetin hesaplarını altüst edebilir."
CHP'liler bunu söylüyor ama kendileri ne kadar hazır o konuda bir ışık yok. Bugün İstanbul il kongresi yapılıyor. Bilinen iki aday yarışacak ama her an her şey olabilir. Çarşaf liste olursa delik deşik olacağı söyleniyor, aksi olur ve blok liste önerisi yapılır ve kabul edilirse ortalık karışabilir. Ben "kargaşa" ihtimalini uzak görsem de böyle bir beklenti var. Bu durumda CHP'nin temmuz ayında olası bir sürprizi nasıl karşılayacağını doğrusu merak ediyorum. Bir de dönüp AK Parti'ye bakalım. Çok değil, iki hafta sonra AK Parti de İstanbul il kongresini yapıyor.
Hem de Galatasaray'ın Arena Stadyumu'nda. Bir anlamda o ilk açılış gününe mesaj verircesine AK Parti 55 bin kişilik stada 100 bin kişi yığarak adeta gövde gösterisi yapacak.
Bu tabloya ve başkanlık sistemini tartışmaktan kaçınan muhalefete bakınca, Türkiye demokrasisinin asıl sorununun muhalefet boşluğu olduğu görülür.
CHP İstanbul il kongresinin bu boşluğu giderecek bir hamleye yol açıp açmayacağını bugün Abdi İpekçi Spor Salonu'nda göreceğiz.