Türkiye,iç ve dış çok önemli gelişmelerle karşı karşıya. İçeride şiddet yeniden tırmanırken, burnunun dibinde Suriye yanıyor, uzağında da olsa ilgisiz kalamadığı Somali açlığın pençesinde kıvranıyor ve küresel kriz tehlikesi dünyayı sarsıyor.
Bu karanlık tabloya rağmen Türkiye ayakta ve her soruna çözüm üretmeye, çare olmaya çalışıyor.
Bunu yaparken de kendi geçmişiyle hesaplaşıyor.
Ayak bağı olan darbe girişimleriyle, Susurluk'taki faili meçhulleri yaratan kirli geçmişiyle ve onların bir özeti olan "İnternet Andıcı"yla yüzleşiyor.
Gerçekten de son bir haftaya damgasını vuran "İnternet Andıcı" tüm bu karanlık ilişkilerin "özeti" gibi...
İnternet andıcı, darbe yapmayı alışkanlık haline getiren bir ordunun, nasıl bir zihniyete sahip olduğunu çok net ortaya koyuyor.
12 Haziran 2007'den beri Türkiye Ergenekon davasıyla darbe girişimlerini açığa çıkartmaya çalışıyor. Bürokrasisiyle, siyasi partisiyle, merkez medyasıyla eski Türkiye ise bu davayı yok saymak için elinden geleni yapıyor.
"Sosyal demokrat" olduğunu söyleyen "Son CHP"nin Ergenekon'a sahip çıkıp, mağduriyetleri değil, "darbe sanıkları"nı savunması da, aynı şekilde sonradan tersi ortaya çıksa bile dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, halkın gözünün içine baka baka, belgeleri "kâğıt parçası", yerden fışkıran lav silahlarını "boru" ilan etmesi de bu çabanın bir parçası.
Ama artık "İnternet Andıcı"yla ilgili ifadeler bu süreçte yolun sonuna gelindiğini gösteriyor.
İnternet andıcı bir dönüm noktası aslında...
Önce Albay Dursun Çiçek'in ifadesi sonra Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız'ın söyledikleri her şeyi ortaya koyuyor.
Iğsız'ın avukatı Orhan Önder söyle diyor:
"Yüzbaşıdan 2. başkana kadar bir silsile içinde andıç hazırlanmıştır. En üst makamlara da sunulmuştur."
Sözünü ettiğimiz imzalar son 4 internet sitesiyle ilgili... Ancak daha önce hükümete yönelik kara propaganda yapan 43 site de aynı zihniyetin bir ürünü... Bunun ne anlama geldiğini bir düşünün..
Bir ülkenin ordusu, silsile içinde bağlı olduğu hükümeti alaşağı etmek için sahte siteler kurduruyor ve o sitelerden hükümet aleyhine yayın yapıyor.
Kimse de kalkıp bir şey diyemiyor.
Bu, darbeci geleneğin ordunun genlerine nasıl işlediğini gösteriyor.
İşte internet andıcı davası bu gerçeği açığa çıkarttığı için bir dönüm noktası...
Delil klasörlerinde yer alan "Sn. K'a arz"la (Sayın Komutan'a arz) kimin kastedildiği de çok açık; Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ... Iğsız'ı tutuklatan belgeler, Başbuğ'u da yargı önüne çıkartacak görünüyor.
Böylece, Türkiye ilk kez somut bir belgeyle "darbe üreten zihniyeti" ucundan değil, en başından yakalamış olacak.
Bu dava diğerlerinden farklı çünkü her şey çok açık ve somut... Geriye bir tek şey kalıyor, hızlı ve hukuka uygun yargılama.
Bu başarıldığında "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı"nın da, Balyoz'un da Ergenekon dava kapsamında yargılanan darbe girişimlerinin de arkasındaki zihniyet açığa çıkacak ve çözülme başlayacaktır.