Pazar günü ana muhalefet partisi CHP'nin PKK saldırısı ve kilitlenen AK Parti ve BDP görüşmeleri sonrası nasıl bir tavır alacağını sormuştum. Acaba ellerini ovuşturup süreci izleyecek mi, yoksa yeni bir öneriyle devreye girip formül mü üretecek?
Sorunun cevabını CHP'nin İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu verdi:
"El ovuşturup izlemek ağır bir itham ve kesinlikle söz konusu değil. CHP bu meselenin siyaset ve devlet kurumlarının mutabakatıyla çözülebileceğine inanan ve bunu seçim sonrasında da büyük bir cesaretle ifade eden tek partidir. O nedenle biz CHP olarak AKP yıpranıyor anlayışı ile CHP'nin özdeşleştirilmesini zul sayarız."
Peki, ne yapacaksınız?
Tanrıkulu, olaydan hemen sonra genel başkanlarının Cumhurbaşkanı'na çağrıda bulunduğunu belirtiyor ve şöyle diyor:
"Şu an bir söylem birliği pek çok şeyin önünü açabilir. Örneğin ayın ikisinde KCK, 8'inde ise Silivri'de duruşma var. Siyasetin bir araya gelmesi yargıyı da rahatlatacak olasılıklardan biridir. Bu durum havayı değiştirir."
"Yapıcı siyaset yapmaya devam edeceğiz" diyen Tanrıkulu, yeni bir anayasa yapma, Akil Adamlar Heyeti ve Hakikatler Komisyonu oluşturma önerilerinin de arkasında durduklarını belirtiyor ve AK Parti'ye çağrı yapıyor:
"Bunlardan birini yapalım desinler destek vermeye hazırız..."
CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun generallerin içeri atılmasıyla terörle mücadele arasında bağ kuran sözünü hatırlatıyorum. Tanrıkulu'nun cevabı kısa oluyor:
"Bunun hakkında konuşmak bana düşmez ama bizim bu söylediklerimize neden bakılmıyor..."