Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Kürtçe kursa davet var

Türkiye, sadece bölgesinde değil dünyada profili hızla yükselen ve ilgi gören bir ülke... Ancak ne yazık ki içeride bu yükselişin tam tersi bir algı yaratılmak isteniyor.
Ekonominin yerlerde süründüğü, "Sivil diktatörlük" iddialarının havada uçuştuğu günlerden geçiyoruz.
Elbette Türkiye güllük gülistanlık bir ülke değil ve yüzyıllık sorunlarıyla hâlâ yüzleşebilmiş değil.
İşte Kürt meselesi bunun başında geliyor. Yüzyıllık sorunu birkaç yıla sığdırıyoruz. Buna rağmen son bir buçuk yılda başlatılan açılım süreciyle önemli adımlar atıldı.
TRT Şeş günde 24 saat Kürtçe yayın yapıyor. Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı'yla ilgili önemli çalışmalar var.
En son Kültür Bakanlığı tarihinde ilk kez Kürt dilinin klasik eseri "Mem u Zin"i kitaplaştırdı.
Bir yanda bu gerçekler var bir yanda da hâlâ süren tabular...
Alın Diyarbakır'daki KCK davasını... Yargılanan tutuklular savunmalarını anadillerinde, yani Kürtçe yapmak isteyince karşılarına mahkeme heyeti çıktı:
Ve bir anda devletin de tanıdığı bir halkın ana dili Kürtçe, "Bilinmeyen bir dil" oldu.
Peki, bu böyle devam eder mi?
Etmeyeceği çok açık... Bu açıdan dün İstanbul'da küçük ama önemli bir adım atıldı.
Kürtçe'nin bilinmeyen bir dil değil, yüz yıllardır kullanılan kadim bir dil olduğunu göstermek isteyen bir grup aydın Kürtçe kurs düzenledi. Aralarında İsmail Beşikçi, Ahmet İnsel, Ergin Cinmen ve Zeynep Tanbay'ın da bulunduğu aydınlar, "Temel hak ve özgürlükler arasında ayrım yapılamayacağını" hatırlatarak şöyle diyorlardı:
"Siyasal demokrasinin sınırlarının gelişmesinin en önemli şartı, kimlikleri, cinsiyetleri, inançları, etnik kökenleri ne olursa olsun, hiçbir yurttaşının ayrımcılığa maruz kalmamasıdır."
Aydınların bir de davetleri vardı. Nitelikli öğretim üyeleri tarafından verilecek ücretsiz Kürtçe kursuna, basın mensuplarıyla beraber mahkeme heyetini de davet ediyorlardı.
Mahkeme heyetinin davete icabet edip etmeyeceğini bilmiyorum ama bu davet bana daha önce yazdığım bir öneriyi hatırlattı.
Berlin'de tanıştığım bir ülkücü şöyle diyordu: "Türkçeye yüzde 20 Kürtçe kelime karışsaydı bu sorun daha kolay çözülürdü."
Türkler biraz Kürtçe, biraz Arapça biraz Çerkezce bilse fena mı olur?

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA