CHP'de neler olup bittiğini anlamak için ne söylediklerinden çok ne yaptıklarına bakmak lazım.
Öncelikle şunu söylemekte yarar var: CHP bir geçiş dönemi yaşıyor. Henüz siyasi yol haritasını belirlemiş değil.
Tıpkı "Demokratik Açılım" gibi CHP de bir açılım içinde ama açılımın içi dolu değil. Bünyesinde sosyal demokratlardan Kemalistlere, eski merkez sağcılardan Kürt siyasetçilere, hatta muhafazakârlara uzanan bir muhalefet cephesini barındırmak istiyor.
Tüm bu kesimleri bir arada tutacak, siyasal ve sosyal farklılıkları ötekileştirmeyecek yeni bir siyaset dili arıyor.
Henüz bulmuş değil ama bugüne kadar yaşanan gelgitlere rağmen, ortaya çıkan dil, bir öncekiyle kıyaslanmayacak kadar yumuşak ve kucaklayıcı.
Baykal CHP'sine göre çok daha halka yakın duruyor. Değerler üzerinden değil, sorunlar üzerinden siyaset yapıyor.
Tartışmalı konulara sert değil, daha yumuşak yaklaşıyor.
Bazen konuşarak, bazen susarak bu tavrını sürdürüyor.
Son iki ayda yaşanan tartışmalara bakın.
Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü meselesini gündeme getirmesi, Devlet-Öcalan görüşmesine "Görüşebilirler" yaklaşımı, tartışmaları derinleştirmedi tam tersine normalleştirdi.
Baykal olsaydı çok farklı bir ses yükselirdi.
Yetersiz de olsa bu çıkışlar, iktidarı da etkiledi. Bu etkilemenin en çarpıcı örneğini yeni yıl kutlamasında gördük. Kılıçdaroğlu Soma kömür ocaklarına giderken, iktidarın iki bakanı da Zonguldak maden ocağının yolunu tuttu.
CHP'nin bu tavrı, Türkiye'de son dönemlerde sık dile getirilen "İktidar var, muhalefet yok" yakınmasının da giderek azalacağını gösteriyor.
Kısaca CHP'ye dışarıdan bakanların CHP tarifiyle, CHP'nin kendisini tarif etmesi arasında çelişki olması doğal... Doğal çünkü CHP'deki değişim süreci topu topu 7-8 aylık bir geçmişe dayanıyor. Doğal olmayan yollarla başlamasına rağmen CHP'deki bu kısmi değişim, CHP'yi de CHP üzerinden Türkiye siyasetini de normalleştiriyor.CHP gibi bir devlet partisinin özellikle son 8 yılda hapsedildiği "ulusalcı-statükocu" çizgiden daha "halkçı" ve sivil bir çizgiye doğru evrilmesi kolay değil...
Üstelik parti içi ve dışındaki ulusalcılardan "CHP, AKP'leşiyor" sesleri, aynı şekilde, bazı sosyal demokrat ve muhafazakâr aydınlardan "CHP değişmedi, değişmez de" muhalefeti yükselirken...
Bu noktada benim gördüğüm iki büyük tehlike var:
Bir: CHP'nin kendi içindeki statükoya teslim olması,
İki: CHP yönetimini "kasetle" yıkanların siyaseti dizayn etme çabalarının sürmesi.
CHP'deki "biraz değişim"i ve bu kuşatmaları görünce ister istemez akla, "CHP normalleşiyor mu" sorusu geliyor...
Geliyor, çünkü henüz CHP'deki değişimin nereye yöneldiği ve neye tekabül ettiği net değil. CHP'deki değişimi görmek için zamana ihtiyaç var.