İstanbul'da imar rantı konusu hiç gündemden inmedi. 1990'lardaki "Gökkafes" olayından bu yana da yoğun ve yüksek yapılaşma trendi sürüyor. Kuşkusuz geleceği planlanan bir kentte yüksek yapılar da yapılabilir. Ama şartı var; yasaları delmeden, ayak oyunlarına girmeden…
Yüksek rantın döndüğü İstanbul'da kurallara uymakla yetinmek mümkün mü? Daha çok kâr hırsı, daha çok yükselmeyi, daha çok betonu zorunlu kılıyor. Ve ortaya gıda sektöründe olduğu gibi çok sayıda "genetiği değiştirilmiş yapı" çıkıyor.
Bunlardan biri de yakında ortaya çıkacak.
2006 yılında yazdım, İstanbul Beşiktaş Vişnezade Mahallesi'nde SSK'ya ait bir arsa vardı. Bu arsa 2006 başlarında 33 milyon TL gibi kayda değer bir rakama, ünlü bir müteahhide satıldı.
Ek emsal verildiği gibi, plan notlarıyla emsal neredeyse 7'ye çıktı. Bir koy 7 al gibi… Nedense SSK başvurduğunda aynı olanak sağlanmadı.
Bu tür genetiği değiştirilmiş çok sayıda plan var İstanbul'da… Beni şaşırtansa bu genetik değişikliğinin ustaca yapılması… Mesela Büyükşehir'de görüşülürken itiraz et, ilçe belediyesine gelirken destek ver… Oraya ruhsat veren Beşiktaş Belediyesi'nin nasıl bir yol izlediğini merak ediyorum.
Bu işte bir gariplik yok mu?