Türkiye nefesini tutmuş Ankara'da olup bitenleri izliyor. Orada sert ve gergin bir iktidar mücadelesi yaşandığı çok açık.
Ancak bu iktidar mücadelesinde bir gariplik var. Mücadele siyasi partiler arasında değil, son 50 yılda hiç değişmediği gibi vesayet rejiminin kurumlarıyla Meclis'te çoğunluğu olan parti arasında geçiyor.
Aynı şey, Menderes'in DP'si, Demirel'in AP'si, Özal'ın ANAP'ı, Erbakan'ın Refah'ıyla da yaşandı.
Bunlarla siyasi partilerden çok kurumlar kavga etti. Ya darbe yapıp gönderdiler ya da muhtıra verip uzaklaştırdılar.
Şimdi Ankara'ya bir bakın, bir yanda askerler ve yüksek yargı, öte yanda yüzde 47 oy alan bir AK Parti var.
Peki, siyasetin diğer aktörleri nerede?
Burada ciddi bir muhalefet sorunu olduğu çok açık. CHP ve MHP var ama medyanın büyük, toplumun da belli bir kesimi, AK Parti'nin Türkiye'yi değiştirmesi karşısında, onlardan değil asker ve yüksek yargıdan medet umuyor.
Kimse CHP, MHP veya bir başka muhalefet partisine bu gözle bakmıyor.
Asıl sıkıntı burada.
Muhalefet, ne yazık ki mevcut durumdan rahatsız olanların umudu olamıyor.
Tabii burada halk açısından "derin bir rahatsızlık"tan söz etmek de mümkün değil. Çünkü kriz eski devleti temsil eden kurumların değişip değişmemesi nedeniyle çıkıyor.
Daha açıkçası demokrasiye, demokratik kurallara uyum sağlamak istemeyen kurumların bir direnci var.
Sorun Türkiye'nin bunu aşıp aşamayacağı... Her ihtimalde bu aşılacak.
Ama eğer ortada sosyal demokrat ya da "değişimi" savunan bir CHP olsaydı, Türkiye bu krizi bu kadar derin yaşamaz ve daha rahat aşardı.
Dahası Ankara'da orgeneral ve oramiraller böyle toplantı yapmaz, bazı kesimler de "darbe yapacaklar" ya da "istifa" edecekler diye bir korku yaymazdı.
En azından ikinci bir siyasi alternatife "umut" olarak bakardı. Şimdi bu olmadığı için "vesayet rejimi"nin dayattığı kriz, olduğundan büyük görünüyor.
CHP de şaşırtıcı biçimde bu fotoğrafa itiraz etmesi gerekirken, tam aksine krizin derinleşmesi için olmadık şeyler söylüyor: "Koskoca generaller tutuklanır mı?"
Yunanistan, İspanya ve Portekiz'de de yıllar önce bunlar oldu. Bunu diyenlerin önce o planlarda neler yazıldığına sonra da son 50 yılda yaşananlara bakması gerekiyor.
Bu ülkede Menderes gibi bir başbakan idam edildi. Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan, hatta CHP'nin bugünkü lideri Baykal askeri ciplere bindirilip Zincirbozan'lara gönderildi.
Türkiye'nin bir daha bu acıları yaşamaması için Demirel'in deyimiyle "rutin dışı"na çıkan herkesin, general de olsa yargıya hesap vermesi gerekiyor.
İster iktidarda ister muhalefette olsun, siyasetin asli görevi yargıya bu zemini sağlamak.
Bu sürece CHP ya da muhalefetteki diğer partiler katkı vermediğinden, Türkiye toplumu süreci sıkıntılı geçiriyor; bunun için de o partilere yüzünü dönmüyor.
Tam da bu nedenle CHP, bir türlü AK Parti karşısında alternatif olmuyor.