Seçim rüzgarı esince siyaset kulisleri de hareketlendi. Başta Meclis'teki CHP, MHP ve BDP olmak üzere tüm muhalefet partilerinde olası bir "erken seçim" hazırlığı başladı.
Bu konuda mevcut partilerin nasıl bir seçim stratejisi izleyeceği az çok biliniyor. Ama hesapları değiştirecek olan mevcutların dışındaki muhalefet partileri… Siyasetin kutuplaştığı, hatta giderek bloklaştığı bir süreçte yeni siyasi partilerin kendilerine yaşam alanı bulup bulamayacakları merak ediliyor.
Saadet Partisi nasıl bir performans gösterecek?
Mustafa Sarıgül'ün mayısa ertelenen çıkışı ne kadar etkili olacak?
DP toparlanabilecek mi? Abdüllatif Şener'in partisi bir varlık gösterecek mi?
Ve solda SHP eksenli "yeni sol" parti girişimi bir çıkış yapacak mı?
Bu tabloya bakınca muhafazakar ve "eski merkez sağ" kesimde önümüzdeki siyasi süreci derinden etkileyecek yeni bir çıkışa pek şans verilmiyor.
AK Parti, tüm karşı duruşlara, eleştirilere rağmen hâlâ muhafazakar ve merkez sağ kesimin birinci partisi… Ve demokrat sol ve liberallerden de oy alarak hâlâ tek başına iktidarın en güçlü adayı…
Bu nedenle asıl hesaplaşma yelpazenin Kemalist sol, sosyal demokrat ve demokrat sol kesiminde yaşanacak.
Burada yaşanacak diyoruz çünkü "sol" diye bilinen bu kesimde derin bir altüst oluş yaşanıyor. Saflar giderek netleşiyor.
Bu kesimde seçimleri etkileyeceği ön görülen ve henüz hesapta olmayan iki siyasi oluşum dikkat çekiyor. Mustafa Sarıgül hareketi ve SHP eksenli "yeni sol parti" girişimi.
Sarıgül hareketinin olası bir seçimde az veya çok bir varlık göstereceği daha şimdiden kamuoyu yoklamalarında yer almasından belli.
Belli olmayan SHP eksenli "yeni sol parti" arayışının ne yapacağı…
İşin öncüleri siyasetin solunda ciddi bir boşluk olduğu fikrinde… Ancak bu fikri hayata geçirmede hâlâ sıkıntılar var.
Geçen hafta bu girişimde önemli bir ayrışma yaşandı ve DİSK'in öncülüğünde başlayan 10 Aralık Hareketi "Dört Bileşenli" partileşme çalışmasından çekildiğini açıkladı.
Hareketin sitesinde resmi bir gerekçe yoktu ama kulislerde Prof. Dr. Burhan Şentalar'ın liderliğinin "dayatılması" ayrılık nedeni olarak konuşuldu.
SHP Genel Başkanı Hüseyin Ergün ise bu ayrılığı şöyle yorumluyor:
"Ben açıklamakta güçlük çekiyorum."
İlginçtir bu ayrılık 12 Aralık Hareketi'ni kendi içinde de böldü. Prof. Dr. Fuat Keyman ve Erol Katırcıoğlu gibi isimler hareketten koptu.
Peki, bu ayrılık sol arayışı durduracak mı?
SHP Genel Başkanı Ergün, şöyle diyor:
"Hayır, biz üçlü grup olarak yola devam ediyoruz… Demokrat, sivil, geniş yığınların özgürlük eşitlik ve refahını öncelikle programına alan bir parti olacağız. Seçime girme riskimiz yok, SHP var. Yeni partinin adını önümüzdeki hafta belirleyip, 14-15 Mart'ta kongremizi yapacağız."
Ergün'e bu hareketin içinde yer alacağını açıklayan ama DTP'nin kapatılmasıyla BDP'ye geçen Ufuk Uras'ın durumunu soruyorum.
Onu da şöyle açıklıyor:
"Ufuk Bey bu yeni oluşumla ilgili toplantılara katılmıyor. Ama çalışma arkadaşları Atilla Aytemur, Ahmet Asena, Saruhan Oluç bizimle devam ediyor."
Bu arada Ufuk Uras'ın baharda BDP'den ayrılıp yeni partiye geleceği de konuşuluyor.
Üçlü sol arayış bir yandan partileşmeye çalışırken bir yanda da lider arayışını sürdürüyor. Kulislerde genel başkan adayları arasında kamuoyunun yakından tanıdığı iki isim öne çıkıyor; Fikri Sağlar ve Gencay Gürsoy… Uras'ın dönüşü bu tabloyu değiştirir mi bilinmiyor.
Tabii şaşırtıcı isimlerden ve formüllerden de söz ediliyor. Örneğin siyasette zaman zaman "abi formülü"yle gündeme gelen Altan Öymen ismi de sol arayışta gündeme geldi… Ancak kısa sürede vazgeçildi.
Solda yeni partilerin devreye girmesinden sonra "sol" pastayı bölmeme yarışı da hızlanacak. Özellikle CHP sağa açılımla oyunu artırmaya çalışırken, solu da ihmal etmeyecek. Bu nedenle önümüzdeki süreçte CHP'de daha çok "değişim ve dönüşüm" sesleri duyulacak.