2009 da tarihe kritik bir yıl olarak geçecek. İyi şeyler de oldu, kaygı yaratan gelişmeler de yaşandı.
Tarihi bir adım olan TRT Şeş'in açılmasıyla başlayan 2009, Devlet Bakanı Bülent Arınç'a suikast olayı ve KCK operasyonlarıyla bitiyor. Bir anlamda eski Türkiye ile yeni Türkiye'nin en sert hesaplaştığı bir yıl oldu 2009…
Önemli belgeler ortaya çıktı, demokratik açılım süreci başlatıldı ve en son suikast planlarının açığa çıkmasıyla Türkiye bir tehlikenin eşiğinden döndü.
Bu süreçte gazeteciler de önemli rol oynadı. Ve ne yazık ki kirli ilişkilerin açığa çıkmasında önemli rol oynayan o gazeteciler eski sistemi savunan kurumların gazabından kurtulamadı.
Adalet Bakanlığı verilerine göre sadece Ergenekon süreciyle ilgili gazeteciler hakkında açılan dava sayısı 3000 civarında.
Peki, gazetecilerin suçu ne?
İki örnek gazeteci var önümüzde… Şamil Tayyar ve Mehmet Baransu…
Tayyar, yazdığı Ergenekon kitaplarıyla referans olmuş bir gazeteci.
İşte o referans kitabında, "soruşturmanın gizliliğini ihlal" ve "adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ettiği gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Daha önce de aynı kitap nedeniyle 1 yıl 3 ay ceza almıştı. Ama yetmemiş ki, 5 yıl da adli gözetleme altında tutulacak. Yani Ergenekon hakkında yazı yazması yasak...
Gerçekten inanılmaz bir sonuç. Daha önemlisi bu kararın temyizi de yok.
Bir gazetecinin ölümü demek bu… Susarak bunu geçiştiremeyiz.
Gelelim Taraf muhabiri Mehmet Baransu'ya…
Onun suçu da ordunun içine sızan cuntacıların toplumu dehşete düşüren "Kafes Eylem Planı"nı açığa çıkartmak… O planda Koç Müzesi'ndeki denizaltının altına bomba koyup çocukların öldürülmesi hedefleniyordu.
Baransu bunu açığa çıkartmayıp da ne yapacaktı?
Yazarak "soruşturmanın gizliliğini ihlal" etmiş sayılıyor ve tutuklanma talebiyle mahkemeye gönderiliyor.
Neden?
Çünkü gazetecilerin "katliam ve darbe planları" karşısında sessiz olmaları ve korkmaları isteniyor.
Tıpkı eski Türkiye'de olduğu gibi… Ama o devirler artık geride kaldı.
Gazetecilerin yargılanması ve mâhkumiyetlerinin nasıl bir yaklaşımın ürünü olduğunu en çarpıcı biçimde mahkemenin şu tespiti ortaya koyuyor:
"Şamil Tayyar, 'Operasyon Ergenekon' isimli kitabı çok düşünerek ve bilinçli bir şekilde hazırlamıştır."
Doğrusu Şamil Tayyar'ın kitabının önemini anlamak için mahkemenin bu tespitine ihtiyaç yoktu ama şuna ihtiyaç var: Türkiye'de sadece yasaların değişmesi yetmiyor zihniyetlerin de değişmesi gerekiyor. Özellikle de adalet sisteminde…