Bu yıl siyaset mevsimi Abdüllatif Şener'le açıldı, büyük olasılıkla da Mustafa Sarıgül' le kapanacak. Sarıgül, 29 Mart öncesi girdiği DSP'den ayrılarak yeni bir siyasi yolculuğa çıkıyor.
Ne zaman partisini kuracağı belli değil ama daha önce de söylediği gibi 2011 seçimlerine ciddi bir hazırlık yaptığı kesin. Doğrusu kafasındaki DSP projesini Masum Türker bozmasaydı belki de DSP ile yola devam edecekti.
Ama olmadı ve kendi kanatlarıyla uçmak için düğmeye bastı. Şimdi herkes Sarıgül'ün bu siyasi yolculuğu başarıp başaramayacağını merak ediyor.
Peki, başarabilir mi?
Araştırmalara göre, sadece sol, sosyal demokrat çevre değil merkez sağ seçmenin bir kesimi de Türkiye'de gönül rahatlığıyla oy vereceği bir parti bulamıyor. Bu da ister istemez yeni bir siyasi aktörün şansı olduğunu gösteriyor.
Bu tespiti, geçtiğimiz hafta Adil Gür'ün yaptığı araştırma da doğruluyor. O araştırmaya göre Türkiye toplumunun yüzde 43 gibi önemli bir kesimi yeni bir parti arayışı içinde. Sorun Sarıgül'ün bu kitlenin taleplerine cevap verip vermeyeceği. Konuyu araştırmacı Gür'e sordum. Gür, önce rakamları verdi:
"Araştırmada, 'Şu isimleri tanıyor musunuz ve oy verir misiniz?' diye sordum. Sarıgül'e mutlaka oy veririm diyenlerin oranı yüzde 16.4'tü. Bu iyi bir rakam. Piyasada konuşulan isimler arasında en fazla şansı olan Sarıgül."
Gür bu gerçeğe rağmen Türkiye'de eğitimli ve geliri yüksek kesimlerin Sarıgül'e burun kıvırdığını ama daha alt gelir grubunda, Anadolu'da sevildiğini söylüyor. Halkın bu ilgisi parti kurup, seçime girmek için yeterli mi?
Gür, şöyle bir örnek veriyor:
"2001 krizinden sonra yaptığımız araştırmalarda, 'Kim parti kursun?' dediğimizde, 'Erdoğan'a oy veririm' diyenler yüzde 55, 'Tantan'a oy veririm' diyenler ise 52'ydi. Biri yüzde 35 oy aldı, öteki yüzde 1. Bu farkın nedeni kadrolardır. Türkiye'de partiler her ne kadar lider hareketi gibi görünse de, kadrolar çok önemlidir. AK Parti merkez sağ bir parti görünümünde olmasaydı, Cemil Çiçek'ler, Abdülkadir Aksu'lar, Köksal Toptan'lar katılmasaydı o oyu zor alırdı. Aynı şey Sarıgül için de geçerli."
Acaba Sarıgül, Tayyip Erdoğan mı yoksa Sadettin Tantan mı olacak?
Gür'e göre bunu da kiminle yola çıkacağı, yani kadrolar belirleyecek.
Henüz erken ama görünen o ki, Sarıgül'ün siyasi yolculuğu biraz kendine özgü bir seyir izleyecek. Çıkışı da bizdekilerden çok Haşmet Babaoğlu'nun deyimiyle Arjantin'deki Peronist harekete benziyor. Popülist, sol ve milliyetçi siyasi bir hareket. Gür bu noktada şu uyarıyı da yapıyor:
"Eğer, Sarıgül'ün kuracağı parti CHP'nin alternatifi gibi bir parti olursa bence bir şey olmaz. Yeni kurulan bir partinin hedefi muhalefet değil, iktidar olmalı. Sarıgül, işi iyi organize ederse şansı var."