Meclisteki düello yeni bir siyasi aktörün doğuşuna yol açtı: Kemal Kılıçdaroğlu... CHP'lilerin sık sık şikâyet ettiği medya son iki gündür ağırlıkla Kılıçdaroğlu'nu yazıyor. Demek ki ortaya bir şeyler konulunca en önyargılı medya bile görmezden gelemiyor.
Kılıçdaroğlu'nu bu noktaya taşıyan da kullandığı siyaset dili ve yöntemiydi. Ahmet Altan şöyle yazdı:
"Bildiğimiz CHP'li politikacılara hiç benzemiyor. Sözü çok dolaştırmıyor, hamaset yapmıyor, laf sokuşturmuyor. Belgeleriyle konuşuyor. Diğer partililerin en çok çekinmesi gereken CHP'li herhalde o. Çok etkileyici bir konuşma biçimi olmaması da bence bir avantaj. Kelimeleri şaklatmıyor, somut gerçeklere değiniyor bu yüzden. Bana güven verdiğini söylemeliyim."
Kılıçdaroğlu'nun bildiğimiz klasik değerler üzerinden değil, somut bilgi ve belgeler üzerinden yaptığı siyaset, başta CHP tabanı olmak üzere sosyal demokrat ve merkez sağ çevrelerde de gözle görülür bir heyecan yarattı.
AK Partililer bile Kılıçdaroğlu'nu ilgiyle izliyor ve hakkını teslim ediyorlar. Bir AK Partili şöyle diyor:
"Şu anda AK Parti'nin ciddi bir alternatif yok. Kılıçdaroğlu'nun çıkışı yeni bir alternatif olmasa da CHP'ye ciddi katkı verdi."
Bu pozitif değerlendirmeler ister istemez siyaset kulislerini de harekete geçirdi. Henüz erken ama daha şimdiden siyaset kulislerinde Kılıçdaroğlu ile ilgili farklı öngörüler oluşmaya başladı.
Kimi CHP genel sekreterliğine yakışacağını söylüyor kimi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı öngörüyor. Bir CHP'li şöyle diyor:
"Hangi göreve gelirse gelsin başaracağı kesin. Ama önemli olan uyguladığı yöntem. Biz, Kılıçdaroğlu'nu bir yerde değerlendirmekten çok başarısındaki sırrı çözmeliyiz. Eğer bunu yapamazsak Kılıçdaroğlu'nun çabası da boşa gider."
Bu tespit belki de CHP'nin önümüzdeki dönemde nasıl bir yol haritasını izleyeceğinin de işaretini veriyor.
Bu pencereden bakınca Kılıçdaroğlu'nun yükselişinin siyasete ciddi bir ivme kazandırdığı kesin. Bakalım bu ivme sadece Kılıçdaroğlu'nun kendi hanesine mi yazılacak, yoksa CHP'yi de bir yerlere taşıyacak mı?
