28 Şubat Postmodern darbe günlerinden sonra Türkiye'yi terk eden Fethullah Gülen yaklaşık 9 yıldır Türkiye dışında, ABD'de yaşıyor.
Ciddi bir sağlık sorunu olduğu biliniyor.
Ayrıca büyük bir ülke özlemi çektiği de...
Ama bu gerçeklere rağmen yıllardır Türkiye'ye dönemiyor. ..
Nedeni de hakkında açılmış davalar.
Şimdi, içinden geçtiğimiz şu günlerde bu davalar tek tek bitiyor ve beraatla sonuçlanıyor.
İşte bu sonuçlar nedeniyle Gülen'in Türkiye'ye dönüp dönmeyeceği meselesi bir kez daha gündemde...
Acaba ne zaman dönecek ve nasıl karşılanacak?
Üzerinde inanılmaz spekülasyon yapılan bir konu bu. En çarpıcı olanı da Humeyni benzetmesi...
Birçok insan, Fethullah Gülen'in Türkiye'ye dönüşünü Humeyni'nin İran'a dönüşüne benzetiyor.
Peki, böyle olur mu?
Prof. Dr. Ferhat Kentel şöyle diyor:
"Fethullah Cemaati'nin en önemli özelliği 'Aman ne olur gerginlik yaratmayalım' kaygısıdır. Yani Humeyni'nin dönüşü gibi bir şey olmaz mesela. Daha mütevazı bir dönüş olur."
Gösterişli bir dönüşe ihtiyaçları olmadığını hatta böyle bir dönüşü "tehlikeli" bulacaklarını söyleyen Kentel, Gülen'in Türkiye'ye dönmesi gerektiğini de şu sözlerle dile getiriyor:
"Dönmesi daha mantıklı olur. Dışarıda kaldıkça elle tutulamayan bir 'peygamber' konumuna getiriliyor, bu doğru değil. Burada gerçek bir insan olarak fiilen var olan biri olması daha görünür olması daha iyi olur."
Aynı soruyu, Nakşibendilik üzerine araştırmasıyla dikkatleri çeken Yrd. Doç. Dr. Muhammet Çakmak'a soruyoruz.
Çakmak önce bir tespit yapıyor:
"Fethullah Hoca'nın Türkiye'ye dönmesi yeni gelişmelere, risklere açıktır. Bir toplumsal hareketin objesi haline gelirse çok farklı olur. Bunu isteyenler var... Bu anlamda dönüşüyle çok büyük etki yaratılabilir. Hatta iki milyon kişi dökülürse oraya bu toplumu derinden etkiler. Ama doğru olmaz."
Çakmak olması gerekeni de şöyle anlatıyor :
"Hoca dönmeli ama sessiz dönmeli. Eğitime gönül vermiş bir insan olarak ülkesine dönmeli ve hayatının son dönemini burada geçirmeli."
Türkiye yavaş da olsa demokratikleşiyor ve birikmiş sorunlarıyla zor da olsa yüzleşiyor.
Bu yüzleşmede "öteki" olanlara çok daha büyük özveri düşüyor.