Türkiye'nin son 60 yılına damgasını vuran DP geleneği, belki de tarihinin en dramatik dönemini yaşıyor.
İki dönem Meclis dışında kalan bu hareket, şimdi makus talihini değiştirecek bir çıkış arıyor.
Acaba bu çıkış, hafta sonu yapılacak Demokrat Parti, olağanüstü kongresinde bulunabilecek mi?
Son dönemece girildi.
Parti tabanı ve kamuoyu yeni bir ismin ortaya çıkacağı beklentisi içindeydi. Hatta bazı deneyimli siyasetçiler o ismin tarifini bile yaptı...
Aydın Menderes, "Helal süt emmiş DYP'li..." diye tanımladı.
Tansu Çiller ise ayrıntı verdi:
"Büyük bir şehirde il başkanlığı yapmış olmalı, köklü bir geleneğe sahip olmalı, genç ve teşkilatı iyi okuyan biri olmalı."
Bu tarifler DP içinden birini anlatıyordu. Bir önceki yazımızda da bunu sorgulamış ve şöyle demiştik:
"İşaret edilen kişi eski İstanbul İl Başkanı Süleyman Soylu mu?"
Evet, daha önce de belirttiğimiz gibi Çiller'in işaret ettiği aday Soylu, nihayet kongreye beş gün kala ortaya çıktı.
"Bana bir talep var. Aynı tabanda zaten bir Tansu Çiller talebi de var. Tabanın eğilimini daha yakından görmek için Anadolu'ya gidiyorum. Bu kısa süre içinde gidebileceğim her yeri ziyaret etmeyi planlıyorum. Bir ilgi ve sunacağım projeye destek görürsem aday olacağım."
Genç kuşak siyasetçi Süleyman Soylu, DP geleneğinden geliyor.
Yani babadan Demokrat Partili...
Şimdi DP'nin kırılan onurunu yeniden ayağa kaldırmak ve yeni bir beyaz sayfa açmak için "Beyaz Yürüyüş" başlatıyor.
Soylu, siyasal yaklaşımını anlatan ve bir anlamda çıkışının manifestosu denebilecek bir metni de hem parti tabanına hem de sivil toplum örgütlerine gönderdi.
O metinde "Beyaz Yürüyüş"ün hedefi şöyle özetleniyor:
"Demokrat Parti'yi bu büyük milletin yeniden umudu, yeniden gözbebeği haline getireceğiz. Beyaz ihtilalin elli yıllık sürecinden yepyeni bir yürüyüş ile yarım asırlık geleceğe ellerimizi uzatıyoruz."
Parti tabanından gelen genç bir ismin, DP gibi son yıllarda kendini yenileyememiş bir siyasi harekette, nasıl bir sinerji yaratacağını şimdiden söylemek kolay değil.
Ancak, parti tabanının gelinen bu noktadan memnun olmaması yeni isimlere önemli bir şans sunuyor.
Eğer kongre iptal edilmez, her şey normal seyrinde akarsa Süleyman Soylu, bu şansı değerlendirecek gibi görünüyor.
Çünkü arkasında çok net biçimde eski Başbakan Tansu Çiller de duruyor.
Peki, Soylu bir "emanetçi" mi?
Soylu soruya, Çiller'in kendisine söylediği cümleleri aktararak cevap veriyor:
"Kimse kimsenin emanetçisi değildir. Ben çok sevdiğim 'BabaKız' yakıştırmasını çok özledim... İnşallah seninle 'Ana-oğul' olacağız..."
Demirel-Çiller, arasındaki "Baba-Kız" ilişkisi siyasete farklı bir renk kattı. Bakalım, Çiller-Soylu arasındaki "Ana-Oğul" ilişkisi aynı rengi yakalayacak mı?
Bu arada Soylu'nun, merkez sağ siyasi hareketin duayen ismi Süleyman Demirel'le adaş olduğuna da dikkat çekelim. .
Eğer genel başkan olursa siyasette ve gelenekte "İkinci Süleyman" dönemi de başlamış olacak.
Demokrat Parti çizgisinin bu genç siyasetçisi bu köşeyi okuyanların da tanıdığı bir isim. Zaman zaman görüşleri bu köşede yer aldı. En kritik dönemlerde bile partisinin sivil çizgisinden hiç taviz vermedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Anavatan ve DYP'nin Meclis'e girmemesini 29 Nisan tarihli yazımızda iki parti liderini de istifaya çağırarak şöyle değerlendiriyordu:
"Bence her iki parti de yanlış bir Cumhurbaşkanlığı stratejisi izledi. Bu güvensiz tutum nedeniyle iki parti başkanı da istifa etmeli..."
Demokrat, hukuka bağlı ve sivil...
Bakalım bu özellikli genci siyaset sınıfı değerlendirebilecek mi?