Türkiye'de klasik bir yaklaşım var; seçmenin yüzde 70'i sağ, yüzde 30 sol... Bu şablona solun büyük partileri de inanıyor. Bu nedenle de bu klasik "ezberi bozmak" için bir çaba harcamıyor. Oysa küresel dünyanın getirdikleri ve değişen hayat bu ezberi bozalı çok oldu.
Son yıllarda yapılan araştırmalar bu gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Şimdi elimde 22 Temmuz seçimlerinden sonra yapılmış bir araştırma var. 22 Temmuz seçim öncesinde isabetli araştırmalarıyla dikkat çeken GENAR'ın eylül ayında yaptığı araştırmanın adı "Türk Solu Araştırması."
Araştırmanın temel sorusu:
"Türkiye'de sol iktidar olabilir mi?"
Teknik açıdan iyi hazırlanmış araştırmanın asıl çarpıcı yanı toplumun sola nasıl baktığı ve soldan ne beklediğiyle ilgili.
Araştırmada öncelikle 22 Temmuz seçim sonuçlarının analizi yapılıyor.
Seçmen hangi partiye neden oy veriyor?
Sadece ilk iki değeri verelim.
AK Parti'ye oy verenlerin yüzde 30'u hükümetin başarısı, yüzde 27'si ise dünya görüşüne yakınlığı nedeniyle veriyor.
CHP'ye ise yüzde 51'i dünya görüşüne uygunluğu, yüzde 12'si ise alternatifi olmadığı için...
Peki, hangisi daha ideolojik davranıyor? Araştırmanın analizini yapan uzmanlar CHP seçmeninin daha ideolojik davrandığını söylüyor. Araştırma, asıl toplumla sol ilişkisini ayrıntılı ele alıyor ve çarpıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor.
İlk çarpıcı veri, sol ve sosyal demokrasiyle ilgili.
Soru şu; sol ile sosyal demokrasi arasında bir fark var mı?
Toplumun yüzde 48.9'u bir fark görmüyor.
Ama yüzde 47'si önemli fark olduğunu söylüyor.
Farklı olduğunu söyleyenler sosyal demokrasiyi, hakça paylaşım, özgürlük, demokrasi, refah içinde yaşamak ve insan haklarına saygı olarak tanımlıyor.
Türkiye toplumunun sola bakışına gelince...
Toplumun yüzde 33.2'si kesinlikle sol partilere oy vermeme konusunda kararlı...
Yüzde 15'i ise sol partiler dışında başka partilere oy vermeme konusunda kararlı.
Ancak, yüzde 39.6'sı sola oy verebileceklerini, katı bir tutum içinde olmadıklarını söylüyor.
Uzmanların yorumu:
"Türkiye'de sol siyasal hareketler yaklaşık yüzde 60'lık bir dilim üzerinde politika yapmaları gerektiğini bilmeli."
Yani uzmanlar, "Sola oy verme konusunda kararlı olanlar" ve "oy verme konusunda katı bir tutum içinde olmayanlar" üzerine politika geliştirilmesini öneriyor.
İşte klasik ezberi bozan sonuç bu.
Peki, neden özellikle 80'den sonra tek başına sol iktidar yok?
Halkın buna cevabı da çok net:
Yüzde 26.1: Sol partiler halka güven vermiyor.
Yüzde 25.8: Solda lider sorunu var.
Yüzde 19.5: Halka mesafeliler...
Bu üç önemli gerçeği sol partiler görmediği ve aşamadığı için bir türlü iktidar olamıyor. Oysa GENAR'ın yaptığı araştırmada sola "iktidar" şansı verecek önemli bir kitle var.
Araştırmacılar buna "değişken kitle" diyor. Buna göre seçmenin yüzde 57.9'u oy vereceği partinin "sağ veya sol" yelpazede yer almasının önemli bir kıstas olduğunu söylüyor.
Peki, geriye kalan ne düşünüyor?
Yani yüzde 42.1'i oy vereceği parti için
"sağda veya solda olması önemli değil" diye düşünüyor.
Uzman yorumu:
"Sürekli değişkenlik gösteren ve siyasal iktidarı belirleyen asıl kitle bu."
Araştırmada, "sol siyasi seçkinler" in burun kıvırdığı bir başka gerçek daha dikkat çekiyor.
"Türkiye'de solun karizmatik lideri kim?" sorusuna verilen cevap üzerinde solun her kesiminin düşünmesi gerekiyor.
Araştırmada toplumun yüzde 50.3'ü Recep Tayyip Erdoğan'ın soldaki karşılığının Mustafa Sarıgül olduğunu düşünüyor.
Yüzde 6.6'sı Zeki Sezer'i, yüzde 6.3'ü ise Hikmet Çetin'i düşünüyor.
Türkiye'de artık solun daha doğrusu sosyal demokratların şapkasını önüne koyup, topluma bir alternatif sunması için bundan daha uygun zemin olabilir mi?