Türkiye'nin siyasi tarihi açısından belki de ilk kez hiç beklenmeyen bir siyasi deneyim yaşandı.
Son iki yıldır siyaset sahnesine çıkmak için ciddi hazırlık yapan Gürtuna, partileşme sürecinin son dönemecinde, hem siyasetin finansmanı, hem de birlikte olduğunu açıkladığı isimler konusunda kamuoyunu tatmin etmeyen açıklamalar yapınca, inanılmaz bir eleştiri bombardımanına tutuldu.
Dahası çıktığı her televizyon programında bir siyasi lider olarak ortaya koyduğu performans izleyenlerde düş kırıklığı yarattı.
O günden sonra da Ali Müfit Gürtuna "derin" bir sessizliğe gömüldü. Halbuki 22 Kasım'da Anıtkabire gidilecek ve partinin adı kamuoyuna açıklanacaktı. Ama olmadı.
Peki Gürtuna, parti kurmaktan vaz mı geçti?
Dışarıdan bakınca böyle görünen manzarayı, hareketin içinde yer alan eski ve deneyimli bir siyasetçiye sorduk. İşte cevabı:
"Vazgeçmiş değiliz. Biz yolumuza devam ediyoruz. Türkiye'nin sağ ve solu birleştiren, Kürtleri, Alevileri kucaklayan bir partiye ihtiyacı var. İttifaklarda falan da gözümüz yok. Bu ay bu iş bitecek. Mecliste birkaç arkadaşımız var. Asıl hedefimiz de grup kurmak. Grup kurmazsak silinip gideriz."
Tüm bu tartışmalar, harekete sempati duyanlarda hayal kırıklığı yaratsa da partileşme umudunun yitirilmediği kesin.
Bakalım, yeniden ayağa kalkarak toplumun karşısına çıkabilecekler mi?