Pazar akşamı Habertürk'te Melih Meriç'in sunduğu Basın Kulübü'nde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i izledim.
Davet edildiğim ama rahatsızlığım nedeniyle katılamadığım program, birkaç açıdan dikkat çekiciydi. En dikkat çekici nokta ise Ankara konuşulurken, İstanbul'un tartışılmasıydı. Kuşkusuz İstanbul'la ilgili de tartışılacak çok konu ve çok sorun var. Ancak, şu gerçeğin altı da çizilmeli.
İstanbul'la ilgili sorular ve yaklaşımlar hep bir ön kabul üzerine kurulu. O da şu:
"İstanbul'da bir şey yapılmıyor."
Programda Ankara'da yeni yapılan kavşaklar, yollar ve projeler sıralanırken sanki İstanbul'da hiçbir şey yapılmıyor gibi bir yaklaşım sergilendi.
Oysa bu doğru değil.
İstanbul'da özellikle son bir yıl içinde inanılmaz bir yatırım söz konusu. Şu andaki mevcut yatırımların toplamı 6 milyar dolar civarında. Bu rakam Ankara'da yapılanların neredeyse birkaç katı.
İstanbul'da da çok sayıda kavşak ve yol çalışması var. Son dönemlerde onlarca kavşak açılışı yapıldı. Sıkıntılı da olsa metro ve raylı sistem çalışması devam ediyor. Lastikli araç trafiğini rahatlatacak 7 tünelin ilki başladı.
Dere ıslah çalışmaları sürüyor. Ciddi oranda kaçak yapı yıkımı gerçekleştirildi.
Peki neden bu çalışmalar İstanbul'un dört ilçesi büyüklüğünde olan Ankara kadar hayata yansımıyor?
Çünkü iki kent arasında hem nüfus yoğunluğu hem de birikmiş sorunlar açısından ciddi farklar var.
Bir başka önemli nokta da şehir yönetimindeki devamlılık. Ankara'da son 15 yılda değişmeyen bir yönetim var. Kuşkusuz bu durum Ankara'ya önemli bir avantaj sağlıyor.
"İstanbul'da bir şey yapılmıyor" kanaati yaratan önemli etkenlerden biri de İstanbul Büyükşehir yönetiminin ilk bir yılda yarattığı "güvensizlik."
Sonra yeni bir yapılanmayla yola çıkılmasına rağmen bu basına ve halka pek anlatılamadı.
İstanbul'da yaşayan ve Büyükşehir Belediyesi'nin yaptıklarını en çok eleştiren biri olarak, bu gerçeğin bilinmesinde yarar var diye düşünüyorum.