O gece, İstanbul Beyoğlu Kulaksız semtindeki bir benzin istasyonunda birkaç el silah sesinin duyulması kimseyi şaşırtmadı. Ne de olsa İstanbul'un en hareketli semtiydi ve her zaman silah seslerinin duyulması mümkündü.
Yine birkaç el ateş edilmiş ve bir kişi ayağından vurulmuştu.
Eğer o gece vurulan kişinin adı Murat İsmail Mertoğlu olmasaydı, belki de kimse üzerinde fazla durmayacak ve sıradan bir polisiye olay olarak bakılıp geçilecekti.
Ama öyle olmadı.
Çünkü ayağından vurulan kişi sıradan biri değildi. İngiltere'de şirketi olan Murat Mertoğlu'ydu ve olayın boyutları Ankara'ya oradan da Hollanda'ya kadar uzanıyordu.
Düşünsenize İngiltere'deki bir Türk iş adamı İstanbul'a geliyor ve Kulaksız'da vuruluyordu.
Herhalde bu öyle sıradan bir olay değildi.
Olmadığı da kısa sürede anlaşıldı.
Şimdi filmi biraz geriye saralım ve o geceye tekrar dönelim.
İşadamı Murat Mertoğlu, arabasıyla Kulaksız'daki bir benzin istasyonuna geldi. Kontak anahtarını çıkardı ve başını kaldırdığında karşısında eli silahlı adamı gördü.
Şaşırmasına bile fırsat kalmadan açılan kapıdan kurşunlar yağmaya başladı.
O acıyla inlerken saldırgan çoktan kayıplara karışmıştı.
Ama fazla uzağa gidemedi. Olay yerine gelen polis, güvenlik kamerasından saldırganın kimliğini tespit etti ve çok sürmeden de şüpheliyi yakalayarak gözaltına aldı.
Polisin sorgusunda ortaya ilginç bir isim çıktı; Eski hayali ihracatçı Turan Çevik'in eski muhasebecisi Kamil Bayraktaroğlu .
Polis, eski hayalici Turan Çevik'le ilgili sandığı olayı sorguladıkça olayın seyri değişiyor ve ortaya içinde yepyeni isimlerin yer aldığı dört başı mamur bir skandal çıkıyordu.
Skandalın bir ucunda Hollanda'nın en büyük emlak firması, bir ucunda İngiltere'de yine emlak işi yapan Murat Mertoğlu, diğer ucunda da Türkiye'nin en büyük konut üreten kurumu TOKİ vardı.
Skandalı yaratan da TOKİ'nin verdiği bir ihaleydi.
Ortada yaklaşık 100 milyon dolarlık bir ihale vardı ve İstanbul Avcılar bölgesi İspartakule mevkiinde 1700 konut yapılacaktı.
İşte İstanbul Kulaksız'da patlayan silahın sırrı da bu ihaledeki ilişkilerde saklıydı.
O ihaleye giden süreç, İngiltere'de iş yapan Murat Mertoğlu'nun bir milyar dolarlık cirosu olan Hollanda'nın en büyük emlak firmasını Türkiye'ye getirmesiyle başladı.
Türkiye'ye geldiler ama bu kez de en önemli soru şuydu: Acaba TOKİ'den ihaleyi nasıl alacaklardı?
İşte bu noktada devreye, kamuoyunda fazla tanınmayan ama AK Parti camiasıyla ilişkili olduklarını söyleyen birkaç isim girdi.
Bunlardan biri de Mehmet Fatih Sağdıç'tı. Sağdıç, yabancı ortaklarına her defasında "Siz hiç merak etmeyin. Ben bu işi halledeceğim" diyor ve "özel masraflar için" yüklü paralar istiyordu.
Bu ilişki uzun bir süre sorunsuz devam etti.
Bu dönemde TOKİ ihalesi yapılmış ve ihaleyi gruba yakın şirket 125 milyon YTL'ye kazanmıştı. Hemen aralarında işi yüklenecek ortak bir konsorsiyum kuruldu. Konsorsiyumun ortakları da ilginç isimlerden oluşuyordu.
Ve yola çıkıldı.
Bundan sonrası daha kolaydı.
Ama onlar için öyle olmadı.
İddiaya göre, Mehmet Fatih Sağdıç bu dönem içinde "ortaklarından" yaklaşık 8 milyon dolar para çekti. Ve çekmeye de devam ediyordu.
Ancak, geçtiğimiz Ağustos ayı başlarında ortaklardan Murat Mertoğlu, Sağdıç'a "Artık yeter" diyor ve ilişkiyi bitiriyordu.
O noktadan sonra da devreye silahlar girdi ve Mertoğlu İstanbul Kulaksız'da kurşun yağmuruna tutuldu.
Böylece TOKİ ihalesine ilk kez kurşun sesleri karışıyor ve bu ses Ankara'nın yüksek tepelerine kadar ulaşıyordu.
Sonra, o tepelerden TOKİ'ye müdahale edilse de sonuç değişmeyecekti.
Şimdi bu hesaplaşma adliye koridorlarında sürüyor...
Bakalım TOKİ'yi de içine alan bu "rant savaşı" nasıl sonuçlanacak.
İzlemeye devam edeceğiz...