TÜRKİYE'DE mülk sahibi olmak çok önemli. Bunun güvencesi de devletin verdiği tapudur.
Ancak, bu devlet tapusu bile yerel yönetimlerin yanlış uygulamaları nedeniyle neredeyse güvence olmaktan çıktı.
Çünkü, bir sabah uyandığınızda tapulu arsanızın yeşil alan olduğunu öğrenebilir ve hiçbir şey yapamazsınız. Aynı şekilde tapulu ve imarlı arsanıza ruhsat alabilir ama inşaata başlayamayabilirsiniz.
Böyle şey olmaz demeyin. Türkiye'de bu söylediklerimin yüzlerce örneği var.
Yaklaşık bir yıl önce Erzurum'dan Şükrü Çepni isimli bir vatandaş aradı. Şehrin göbeğinde 50 yıllık imarlı arsasına Yakutiye Belediyesi'nden ruhsat aldığını, inşaata başladığını ama devam edemediğini söyledi.
Nedenini de şöyle açıkladı:
"Yanı başımızdaki benzin istasyonunun sahibi bizim yerimizi almak istedi. Biz de vermedik. Sonra onun yakın dostu Erzurum Büyükşehir Belediye başkanı olunca durum değişti. O da yetkisini kullanıp inşaatı durdurdu."
Çok inandırıcı gelmese de Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler'i aradık. Vatandaşın bu mağduriyeti konusunda ne düşündüğünü sorduk. Başkanın cevabı kısaydı:
"Bu sorunu biliyorum. Şehrin silueti açısından bu inşaatı durdurduk. Ancak benzinci ile onları bir araya getirerek ortak bir çözüm bulacağız."
Aradan bir yıl geçti.
Ne oldu dersiniz?
Arsa sahibi idare mahkemesine başvuruyor ve durdurmayı kaldırıyor.
Ama Büyükşehir Belediyesi'nin dava açması ve haber vermemesi nedeniyle inşaata devam edemiyor.
Şimdi soru şu; vatandaş imarlı tapulu arsasına ruhsat aldığı halde neden inşaat yapamıyor?
Acaba bu kararda, vatandaş Şükrü Çepni'nin dediği gibi birilerini koruma mı var?