Türkiye'nin iktidar olan en genç partisi AK Parti'nin dün İstanbul İl Kongresi yapıldı.
Kongrenin yapıldığı Abdi İpekçi Spor Salonu'na girdiğimde olağanüstü hiçbir şey yoktu. Her şey beklendiği gibiydi.
Salonda düzenli, disiplinli bir yerleşim, zaman zaman coşkulu bir kalabalık ve temiz bir görüntü vardı.
Dikkatle ilçelerin oturduğu bölümleri izledim. Öyle devasa pankartlar, dev afişler ve sloganlardan iz yoktu. En ilginç pankartı genç Kasımpaşalılar Başbakan Erdoğan salona girdiğinde açtılar: "Başbakanın kralı Kasımpaşalı"
Asıl dikkat çekici olan, beklenen kalabalığın salonda olmamasıydı.
Kongreden bir gün önce konuştuğum AK Partililerin çoğu 15-20 bin kişinin katılacağını söylemesine rağmen salonda yaklaşık 10-12 bin kişi vardı. Beklenen kalabalık olmadığı gibi salonda beklenen heyecan da yoktu.
Bir AK Partiliye "Rekabet olmayınca heyecan da olmuyor. Ne dersiniz?" diye sordum.
AK Partili'nin cevabı İstanbul İl Kongresi'nin hangi yaklaşımla ele alındığını da açıklıyordu:
"Dedikleriniz doğru ama rekabetin diğer partilerde nelere yol açtığını biliyorsunuz. Biz de parti içi demokrasi işlemiyor. CHP bu yüzden meclis dışı bile kaldı. Düşünebiliyor musunuz iktidar partisinin kongresinde sandalyelerin uçuştuğunu."
Yine de şu gerçeğin altını çizmekte yarar var. Ülkenin her alanına demokrasi getirmeyi hedefleyen bir iktidar partisinin İstanbul gibi "Türkiye'nin özeti" bir şehirde demokrasi yarışından uzak durması ciddi bir zafiyetti.
Bize özgü, tek aday ve tek liste.
İşin ilginç tarafı kongre salonuna girdiğimiz dakikalarda bile bırakın il başkanlığına ikinci bir adayın çıkmasını, il yönetimi oluşturacak yeni 50 kişinin kim olacağı bile belli değildi.
Mevcut il yöneticileri bile yeni listede olup olmayacaklarının "dayanılmaz stresini" yaşıyordu.
Çünkü son birkaç gündür yeni yönetimde 20 yeni ismin olacağı söylentisi herkesi diken üstünde tutmaya yetmişti.
Doğrusu kongre salonundakiler "Yeni liste nasıl olacak?" sorusuna bırakın cevap vermeyi yorum bile yapamıyordu.
Sonunda beklenen oldu ve liste açıklandı.
Kulislerde konuşulduğu gibi eski yönetimden 20 kişi gitmiş yerine yeni isimler gelmişti. Eski yöneticilerin bir çoğu adeta şoke oldu. Ama en çarpıcısı Başbakan Erdoğan'ın hemşehrisi Metin Külünk adının listede olmamasıydı. Aslında bu bekleniyordu. Çünkü Külünk'le İl Başkanı Müezzinoğlu arasında uzun süredir soğuk rüzgarlar esiyordu.
Yeni yönetim listesinde bir de ilk yaşandı. AK Parti daha önce meclis üyelerinin parti yönetiminde yer almalarını yasaklamıştı. Bu kez Büyükşehir Belediye Meclisi ve İl Genel Meclisi üyelerinden 6 isim listede yer aldı. Nedeni de belediyelerle koordinasyonda sorunlar yaşanması.
AK Parti İstanbul İl yönetimine giren yeni isimler arasında eski İstanbul İl sağlık Müdürü Prof. Dr. Erman Tuncer'in kızı Ayşegül Tuncer Topal, Eski Kartal Belediye Başkanı Hüsamettin Koçak ve Ehli Beyt Vakfı Başkanı Fermani Altun'un yeğeni Mazlum Kutlu dikkat çeken isimler oldu...
AK Parti İstanbul İl Kongresi'nden izlenimler böyle.
Ankara'da liste yarışının yaratığı olumsuzluğun olmaması için gösterilen özen büyük oranda hedefine ulaştı. Kongrede, Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile Metin Külünk'ün ufak tartışması dışında ciddi bir olay da yaşanmadı.
Kongreleri özellikle Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yakından izlemesi, listeleri bizzat kendisinin denetlemesi "Partinin birlik ve beraberlik" içinde olduğunu gösterdiği kadar bir başka şeye de işaret olarak yorumlanıyor.
Bir AK Partili bu konuda şöyle diyor:
"İşi sıkı tutmanın altında Cumhurbaşkanlığı sonrası AK Parti'nin kimlerin elinde olacağı hesapları yatıyor."
Sonuçta AK Parti İstanbul yönetimi yeniden Dr. Mehmet Müezinoğlu'na emanet edildi. Gücünü yenileyen Müezzinoğlu'nun erken veya zamanında yapılacak seçime İstanbul'u nasıl hazırlayacağını ise hep birlikte göreceğiz.
