New York'taki "Türk Yürüyüşü" ne, ABD'nin farklı bölgelerinden gelen sivil toplum örgütleri, okullar, gazeteler ve tabi ki futbol kulüpleri katıldı.
İlginç bir buluşmaydı.
Yeni dünyanın merkezinde Anadolu'dan Kafkasya'dan Kıbrıs'tan gelen yaşlı genç, başörtülü başı açık binlerce kadın ve erkek aynı duyguyu paylaşmak için yürüyordu.
Aslında "yürüyüş" ten çok, farklı renklerin ve seslerin yükseldiği coşkulu bir festivaldi bu. Şarkıların, marşların söylendiği, futbol taraftarlarının sloganlarla yarıştığı bu şenlikli yürüyüş; New York'un en geniş bulvarlarından Madison Aveneu üzerinde kurulan protokol platformu önüne kadar devam etti. Caddenin iki yanı, Amerikalı Türkler ve meraklı Amerikalılarla doluydu.
Bir gece önce baloda ciddi bir kalabalık beklendiği söylenmesine rağmen yürüyüşe yaklaşık 15-16 bin kişi katıldı. Yürüyüşün en renkli ve hareketli anları ise futbol kulüplerinin geçişi sırasında yaşandı. Özellikle Galatasaray ekibinin sarı kırmızı balonlar uçurtması gökdelenler arasında muhteşem bir görüntü yarattı.
Fenerbahçe ve Beşiktaşlıların coşkusu da görülmeye değerdi. Bir başka coşku ise Atatürk'ün büyük bez afişinin taşındığı ve 19 Mayıs'la ilgili konuşma yapıldığı anlarda yaşandı.
Yürüyüşün en çok alkış alan grubu ise Beşiktaş Belediyesi'nin Folklor Ekibi' ydi. Cadde üzerinde sergilenen halk oyunları gösterisi, orada bulunan herkesin beğenisini topladı.
ABD'li Türkler'de dayanışma eksikliği
Yürüyüş boyunca bir çok Amerikalı Türk'le konuştum. Hepsinin ortak kaygısı aralarında istenen düzeyde bir dayanışma olmamasıydı. Bu duygu düzenlenen gecelere de, ortak yürüyüşlere de yansıyordu.
En dikkat çekici olan ise daha varlıklı olan Türklerin, bu tür etkinlilerden uzak durmasıydı.
Amerika'daki Türklerin bu durumunu etkinliklere en geniş katılımı sağlayan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal şöyle yorumluyor: " Tıpkı Türkiye'deki gibi burada da toplumun farklı kesimleri arasında istenen dayanışma yok. Bu da ABD gibi bir ülkede daha güçlü bir lobi olmamızı engelliyor. Bunu mutlaka aşmalıyız."
17 yıllık Türkiye özlemi
Amerikalı Türkler arasında dikkat çekici bir başka özellik ise Türkiye özlemiyle siyasi gerginlik kaygısının iç içe geçmesiydi.
O özlem ve kaygıyı en yoğun yaşayanlardan biri de yürüyüşü cadde kenarından izleyen 60 yaşındaki Bursalı Hüseyin Akar'dı. Tam 17 yıl önce Amerika'ya gelip inşaat işlerinde çalışarak hayata tutunmaya çalışan Akar'a Türkiye özlemini sorduğumda gözleri buğulanıyor ve şöyle diyor: " Nasıl özlemem. Tam 17 yıldır Türkiye'ye gidemedim. Kartım yoktu. Nihayet bu yıl aldım. İnşallah en yakın zamanda Türkiye'ye gideceğim." Akar'a Türkiye'deki son siyasi gelişmeleri takip edip etmediğini sorduğumda ise; hem internetten hem de televizyondan Türkiye'yi izleyip kaygılandığını söylüyor ve şu sözlerle devam ediyor: "Türkiye demokrasiyi hâlâ rayına oturtamadı. 11 Eylül'e rağmen şurada cadde kenarında biri namaz kılsa, polis ona kimse zarar vermesin diye güvenlik önlemi alır. Bizde herkes herkesin inancına karışıyor. Dini kullanıyorlar ama inancı da engelliyorlar. Orta bir yol bulamadık. Şimdi işler yine karıştı. Bu iktidar da başlangıçta iyi işler yaptı ama sonra onlar da raydan çıktılar. Durum iyi görünmüyor." Benzer duyguları 20 yıldır Amerika'da bulunan Mehmet Şenkaya da yaşıyor. Şenkaya'nın Afyon'dan ABD'ye uzanan serüveninde ciddi sıkıntılar da var, mutluluklar da...
Ama o daha çok çocuklarının geleceği için Türkiye'ye bakıyor. Bu nedenle de bir hayli kaygılı olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: "Türkiye bizim için daha önemli. Çocuklarımın eğitimi için Türkiye'ye dönmeyi düşünüyorum. Ama olanlara bakınca insan ürküyor. Bir türlü istikrarı yakalayamadık. Biz içeride de dışarıda da birbirimizi engelliyoruz. İçimizdeki problemi halletmemiz gerekiyor." Türkiye'ye dönmek istesin istemesin New York sokaklarında yürüyen on bini aşkın insanın tek bir özlemi var; sorunlarla boğuşmayan güçlü, demokratik bir Türkiye. Bu aslında Türkiye'de yaşayan 70 milyonun da özlemi değil mi?