Antalya mitingi, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın 'sivil politikacı üslubu'nu ortaya koyması açısından bir başlangıç noktası oldu. Kimi, bu üslubu Demirel'e benzetse de aslında Mehmet Ağar kendi rengini de ortaya koydu.
'Yüreğin yetiyorsa birlikte Kandil Dağı'na gidelim' söylemiyle mitingin haber başlığını da atan Ağar, özellikle çiftçilere yönelik konuşmasında ilginç ayrıntılara da girdi. Sadece seçilmiş bir 'bürokrat' olmadığını konuşmasında, 'domatesin filizi'nden, 'biberin takozu'ndan, 'portakalın karabaşı'ndan 'pamuğun kırmızı örümceği'nden söz ederek vurguladı.
Mehmet Ağar, Antalya konuşmasında 'ulema' tartışmasına da girdi ve kendi üslubuyla yeni bir deyim yarattı: 'Strasbourg uleması.'
"Ulemanın söylediği apaçık ortadayken bu hükümetin Dışişleri Bakanı ile eşi bir de gidip Strasbourg ulemasına soralım dediler, gittiler Strasbourg ulemasına sordular. Strasbourg ulemasının verdiği cevap Türk milletine değildir. Milletin Strasbourg ulemasına sormaya ihtiyacı yoktur.
Millet her meselesini olduğu gibi bu meselesini de kendi dinamiğiyle, kendi iç dinamikleriyle çözecektir."
Miting meydanında bir başka renkli tanımlama ise 'tapulu arazimize gecekondu inşa ettiniz' benzetmesiydi.
Mehmet Ağar, AK Parti'nin Demokrat Parti, Adalet Partisi ve DYP'yi var eden 'merkez' kitle üzerinde siyaset yaptığına dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Siz DP gibi baskılara, zulümlere, kapatmalara, dayana dayana iktidara gelmediniz. Ulus'a sokulmayan ahaliyi Meclis'e mebus olarak sokan bir siyaset geleneğinin sahibi değilsiniz. Siz 1980'le sona eren demokraside 'Yasaksız Türkiye' diye diye adım adım Türkiye'de yeni baştan iktidar ve demokrasi mücadelesi yapan 'kırat'tan nasip almadınız. Siz başkalarının hatalarının kurduğu zayıf temel üzerine gecekondu inşa ettiniz. Tapulu arazimize gecekondu inşa ettiniz. İlk seçimde geri alacağız."