Daha önce gündeme getirdiğimiz, "Türkiye'de siyasi partilerimiz CE belgesi alabilirler mi?" sorusuna cevap aramaya devam ediyoruz.
Bu konuda ciddi sıkıntılar olduğu biliniyor ve her parti tabanı bu sıkıntıyı kendi içinde yaşıyor. Oysa bu Türkiye'nin ' en derin' ortak ' demokratikleşme' sorunu.
Peki, Türkiye'yi AB'ye taşımaya çalışan siyasi partilerimizin CE belgesi yani 'Avrupa'ya Uygunluk' belgesi alma şansları var mı? Arı Hareketi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı bu konuda önce genel bir tespit yapıyor: "Bence Türkiye'de CE belgesi alabilecek bir parti yok. Ve ne yazık ki demokrasinin içselleştirilmesi, kurumsallaştırılması kolay olmuyor. Bu nedenle de toplumun karşısına çıkıp, 'Bazı temel sorunlarımız var, onları birlikte çözeceğiz, geçmişte yapılan hatalar var ama biz güçlü bir ülkeyiz bunun üstesinden geliriz ve daha güçlü oluruz' demesi gereken bir parti de yok. Bu partilerle Türkiye AB'ye zor taşınır."
Özgür Ünlühisarcıklı'nın yaptığı bu genel tespit aslında parti içi demokrasinin ülkenin temel sorunlarıyla ne kadar yakından ilişkili olduğunu gösteriyor.
Ünlühisarcıklı bu açıdan çarpıcı bir örnek veriyor: "İngiltere'de İşçi Partisi'nin kongresi bir hafta önceden başlar. Sivil Toplum Kuruluşları, işçi partisinin yakın medya mensupları ve partiye yakın vatandaşlar için bir dizi konferans düzenlenir. Seminerler, paneller yapılır. Kongrede yapılan seçim bunların üzerine yapılan bir taç gibidir. Bizde ise yangından mal kaçırır gibi kongre yapılıyor."
Ünlühisarcıklı'ya bu tespitler ışığında tek tek partilerin durumunu soruyoruz.
Parti içi demokrasi ve yeni politika üretme konusunda mevcut partilerimizin durumu ne?
Özgür Ünlühisarcıklı cevabına politika üretimiyle başlıyor ve şöyle diyor: "AK Parti'yi bir kenara bıraktığımız zaman diğer partiler hiçbir şey üretmiyor. Çözüm yok. CHP'nin söylemlerine bakıyoruz incir çekirdeğini doldurmaz. ' CHP'yi yıkmadıkça cumhuriyeti yıkamazlar' diyorlar. Çok güzel ama, işsizliği nasıl çözeceksin, Türkiye'nin eğitim reformuna ihtiyacı var mı? Bunlara cevap yok. AK Parti'ye gelince, kamuoyu yoklamalarını ciddiye alıyor. 56 araştırma şirketi var halkın nabzını tutuyor. Ona göre politika geliştiriyor . Bu nedenle de diğerlerinden bir adım önde. Bu da ezberi bozuyor, kalıpları kırıyor. Geliştirdiği politikalar tartışılabilir ama yeniliğe açık."