İstanbul Üniversitesi'nin 2300'ü aşkın öğretim görevlisi yeni rektörünü seçmek için hazırlanıyor. Tarihi derinliği, akademik etkinliğiyle Türkiye'nin en önemli eğitim kurumu olan İstanbul Üniversitesi'ni yönetmek isteyen 8 aday yarışıyor.
Seçim süreci tam anlamıyla bir güçler ve vaadler yarışına döndü.
İşte adaylar... Prof. Dr. Mesut Parlak, Prof. Dr. Faruk Erzengin, Prof. Dr. Kemal Kurtuluş, Prof. Dr. Yavuz Alagonya, Prof. Dr. Gediz Akdeniz, Prof. Dr. Nur Serter, Prof. Dr. Seyfettin Uludağ ve Prof. Dr. Hasan Yazıcı.
Seçimin sonucunu adayların sosyal vaatlerinden çok, ilişkileri ve hedefleri belirleyecek. Kulisler bu konuda özellikle bir noktaya dikkat çekiyor.
Bu nokta da şu; oylamada iki fakültenin ağırlığı tartışılmaz. Biri İstanbul Tıp Fakültesi, öteki de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi...
Ağırlık merkezinin bu iki fakülteye kayması, özellikle Mesut Parlak ve Faruk Ergezen'i ön plana çıkartıyor.
Türkiye'nin girdiği AB süreci, daha demokrat, daha açılımcı bir üniversite yönetimini zorunlu kılıyor. Tabanda da bu arzuyu görmek mümkün. Geçen dönem Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu karşısında en çok oyu alan aday Prof. Dr. Mesut Parlak bu açıdan bir hayli şanslı. Parlak'a, 'Nasıl bir üniversite düşünüyorsunuz?" diye soruyoruz.
İşte cevabı ... " Demokratik, laik cumhuriyet ve hukukun üstünlüğü konusunda hiç bir tereddütümüz yok. Ama biz diyoruz ki; merkeziyetçi yönetim anlayışını terk edelim. Daha katılımcı ve çağdaş bir üniversite yaratalım."
Parlak bu hedefi için de şunları söylüyor: "İnsanlara artık ızdırap vermek için bir takım yöneticiler bir yerlere gelmemeli. Ama kriter konulmalı. Düşünebiliyor musunuz? Rektör oturuyor, 17 dekanı YÖK yasasına göre atıyor. Hepsi aynı düşüncede insanlar, buradan sağlıklı bir sonuç ortaya çıkmaz. Bu değişecek. Demokratik seçimlere hiçbir zaman işaret yön vermeyecek. Demokrasinin en güzel yönü, tartışmanın olması." İstanbul Üniversitesi'nin hala kaloriferlerinin yanmadığını hatırlatıyoruz.
Parlak üzüntüyle cevap veriyor:
"İstanbul Üniversitesi iki yıldır sağlıksız. Altyapısı iflas etti, kokudan geçilmiyor. Böyle bir şey olmaz. Temelde sevgisizlik var... Üniversiteye hizmet ve sevgi gelecek."
Kulislerden, Prof. Parlak'a tıp fakülteleri dışından da sıcak bakıldığı anlaşılıyor. İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Altan'ın, "Neden Nobel'e değil de rektörlüğe bu kadar aday olunuyor?'sorusunu biz de Parlak'a iletiyoruz. Tebessümle cevap veriyor: "Bu sorunun arka planındaki gerçeği değiştirmek istiyoruz. Bizim üniversitelerimizin kaloriferi yanmaz, altyapısı yok, laboratuvarları eskimiş ama buna rağmen çok güzel şeyler yapılıyor. Türkiye ekonomik krizlerden geçti, eğer insanlarımızın önüne engeller konulmasa dünya çapında işler yapabiliriz. Bunun örnekleri de var. Aynı şey üniversitelerimiz için de geçerli. Biz üniversitelere bu ufku, bu olanakları sağlayacağız."