Cumhuriyet Halk Partisi, yeni bir yıla 2005'e Türkiye'nin temel sorunlarına ilişkin yeni önermelerle değil, yine kendi iç meselesiyle giriyor. Meselenin odağındaki isim ise Mustafa Sarıgül. Sarıgül Ankara'ya gidiyor. Çünkü, CHP'den davet var. Bu davet 'son davet' mi, yoksa ' sonun başlangıç daveti' mi belli değil.
Ama belli olan şu; Sarıgül, 3 Ocak 2005'te CHP Yüksek Disiplin Kurulu karşısına çıkarak savunma yapacak.
Şişli Belediyesi CHP Meclis Grubu, bu gelişme üzerine ortak bir tepki yazısı kaleme aldı. Aralarında Ali Özalkuş, Ekrem Türkmen, Gülpaşa Günbeyi, Tezcan Yaramancı, Ali Kocatepe, Mevheş Emeç ve Mehmet Çetinalp'in de bulduğu 28 meclis üyesinin imzaladığı metinde şöyle deniyor: "Hukuk dışı bir sürecin son halkası da tamamlanarak, CHP'ye en yüksek oyu kazandıran Mustafa Sarıgül, 30 yıldır mensubu bulunduğu partisinden ihraç edilmeye, koparılmaya çalışılıyor. Bu, CHP tarihinde benzeri görülmemiş bir linç girişimidir ." Meclis üyeleri ortak metni CHP'nin yetkili kurullarına da gönderdiklerini belirterek şu tesbiti yapıyorlar: "3 Ocak'ta Ankara ve CHP, tarihi bir gün yaşayacak. Yüksek Disiplin Kurulu'nun vereceği karar, bu günün parti tarihine bir 'kara leke' ya da bir 'demokrasi zaferi' olarak geçmesinde belirleyici olacaktır." CHP kulislerinde denilen o ki, 15 kişilik Disiplin Kurulu'ndan ağırlıkla 'ihraç' kararı çıkacak. Bir disiplin kurulu üyesi içinde bulunduğu 'zor' durumu şöyle anlatıyor: "Kritik işler... Ne yapacağımız belli değil. Genel başkan rica ediyor. Ne yapalım iki arada bir derede kaldık. Parti açısından üzülüyorum, yazık oluyor. 'Hayır' diyecek üçdört arkadaşımız var. Bir de 'dosyaya bakalım' diyecek arkadaşlar var, gerçekten vicdanen siyasi karar vermek istemiyoruz... Ne yapacağımızı doğrusu bilmiyorum." Uzun yıllarını sosyal demokrat harekete vermiş Disiplin Kurulu üyesi partilinin bu çaresizliği yaşaması acı ama gerçek. Bunun bedelini kim nasıl ödeyecek bekleyip göreceğiz.