AK Parti İstanbul ilçe belediyeleriyle, ilçe teşkilatları arasında açığa çıkan gizli iktidar savaşlarının son örneği Güngören'de yaşandı. Kapalı kapılar ardında belediyeyle ilçe başkanlığı arasında süren gizli iktidar savaşı, önce bu köşeye taşındı, şimdi de meydanlara indi.
AK Parti İlçe Yönetimi'nden 18 kişinin istifasıyla ilçe başkanlığından düşen Abdullah Başcı'ya destek için, dün AK Parti tarihinde bir ilke imza atıldı.
Güngören Belediyesi önünde 500'e yakın insan toplanarak açıklama yaptı, slogan attı. Grubun amacı görevden düşürülen Abdullah Başcı ve akadaşlarına yapılan haksızlığı protesto etmekti. Ama o kadarla sınırlı kalmadı. Yayınladıkları bildiride çarpıcı suçlamalarda da bulundular. Bu suçlamaları bize aktaranlardan biri AK Parti üyesi işadamı Mustafa Darıcı'ydı.
Darıcı, Güngören'de olanları, 'haksızlık' olarak niteliyor ve şöyle devam ediyor: "Yönetim kurulundan beş kişi Hadi Özçiçek, Bekir Türkmen, Halit Peltek, Kazım Kırdemir . Seçimden önce hepsi işsizdi. Belediye Başkan Yardımcısı Derviş Kahraman ile yönetim kurulu üyesi Erhan Ergüçlü ortak bir şirket kurdular. Belediyenin yaptığı ihaleleri bu şirkete aldılar. Kahraman, 150 milyar liraya seçimden 4 ay sonra daire aldı, hiçbir vergi mükellefiyeti yok. Bunun izahını yapsın Derviş Kahraman . Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Akhan, Mehmet Sevençeçen, Aytekin Kireç ise belediyenin yaptığı festivalleri organize ederek kendilerine rant sağladılar." Darıcı, istifacıları belediyeyle işbirliği yapan kişiler olarak değerlendiriyor ve şunları anlatıyor: "İstifacılardan Fatih Mollaveisoğlu ve Naci Ay ise parçalanmış arsaları toplayarak çeşitli insanlara satarak tezgah kurdular. Bunların Hüseyin Şengül, Hüseyin Karakaş ve Menderes İnci ile ortaklıkları var. Böyle bir menfaat paylaşımı söz konusu. İlçe Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Başcı, 'yaptığınız soygundur' dediği anda hepsi karşı çıktı." Bu suçlamalara yol açan AK Parti Güngören ilçe yönetiminden 18 kişinin istifa etmesiydi. İstifanın bu köşede yer almasından sonra yazımızda adı geçen İlçe Muhasibi Yaşar Marangoz da aradı.
Marangoz öfkeliydi. " Bizden önce ilk adımı attılar. Gitmeyelim basına dedik." açıklamasını yapıyor ve şunları söylüyor: "Bu belgeleri, bilgileri size kim verdi bilmiyorum. Ben aslını verirsem Güngören'de belediye başkanı da kalmaz, yönetim de kalmaz. Çok ücra noktalara dokunur, hesabını da kimse veremez ." Yaşar Marangoz, kendisine yöneltilen "harcamaların kayıtları tutulmadı" suçlamalarını reddederek şöyle diyor: "AK Parti ilçe teşkilatı birilerine dedi ki, ' Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemeyin, yedirtmeyen, yiyenlerin de gırtlağından sökün alın' dedi, böyle oldu." Araya girip Marangoz'a soruyoruz: "Kim bu suçladıklarınız? Yetim hakkı yiyen kim?" Yaşar Marangoz, kendisinin işadamı olduğunu, siyaseti gönül işi olarak yaptığını söylüyor ve devam ediyor: " Ben Kazım Kırdemir'e harçlık veriyordum. Bütün iş onun başının altından çıktı. İstifa eden 18 kişilik yönetimden kimler ne şirketler kurdu . Bakın, araştırın belediye ile ilişkilerini görün." Suçlamaların odağında ise Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman vardı. Karaman, bir süre önce hızlandırılmış tren kazasıyla gündeme gelen ve istifa ettirilen TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman'ın kardeşiydi. Suçlamaları ilettiğimiz Başkan Karaman'ın bu konuda konuşmayacağı bize bildirildi.