Ara sokaklarda, hatta otoyollarda otomobillerin altında kalan çaresiz hayvanlardan bahsetmek istiyorum. Daha önce de otoyolların kenarlarına hayvanların geçmesini engellemek amacıyla çitlerin çekilmesi gerektiğinden bahsetmiştik ama İstanbul için bu konuda bir ilerleme olduğunu göremedik. Otoyollar için bu konuda tedbir alınmalı. Peki ya ara sokaklar. Trafiğin keşmekeşinde kafası karışan kedi ve köpekler için ölüm yolu haline geliyor sokaklar. Ama sürücüler de bu konuda yeteri kadar duyarlı değil. Nasıl olur da kocaman bir köpeğe çarpan sürücü bunu fark etmez! Yada daha kötüsü bir canlıya çarptıktan sonra nasıl olur da umursamadan yoluna devam eder. Bu hafta haberlerde hep beraber izledik. Bir sokak köpeğine çarpan otomobil onu öylebırakıp gitmiş. Hayvancağız yarım saat sokak ortasında kıvranırken haberciler o arada yetişip köpeğin inlemesini kaydetmişler. İşin haber kısmı ise İstanbul Pendik Belediyesi'nin gönderdiği hayvan nakil aracıydı. Oldukça temiz ve özel donanımlı bir araç, belediyeyi arayan vatandaşlar sonrasında hızla olay yerine geliyor. Hayvanlar için özel tasarlanan bir sedye ile yaralı sokak köpeği, çok muntazam bir şekilde araca yerleştirildi. Ardından belediye yetkilileri tarafından tedavi edildiği de açıklandı. Bu haber sayesinde belediyenin hayvan nakil aracı olduğunu da öğrenmiş oldum. İnsan kadar sokak hayvanlarının da bir canı olduğunu, bizim trafik kurallarımızı anlayacak bilinçte olmayan canlıların da aramızda dolaştığını unutmadan yol almamız gerekli. Eğer bir canlıya aracımızla zarar verdiysek en azından belediyeye telefon edip durumu bildirmeliyiz (ALO 153). Ne güzel demişler: "Bir toplumun medeniyet seviyesi hayvanlarına gösterdiği davranış ve ilgileriyle orantılıdır".

2010-2011 yılı trafik kaza istatistiklerine göre (Polis Sorumluluk Bölgesi) 2011 yılında kayıtlı "hayvana çarpma" kaza sayısı 820. Toplam trafik kaza sayısı 126.558 adet.