Muharrir gazeteci kuşağının mümtaz temsilcilerinden biriydi Mehmet Niyazi... Geçtiğimiz cuma günü vefat etti.
Mütevazı kişiliği sebebiyle onu televizyonlarda, radyolarda, gazetelerde ahkâm keserken görmemiş olabilirsiniz, fakat eserlerini okuyanlar bilir, çok değerliydi.
Hayatının büyük kısmını kütüphanelerde geçirmişti. Almanya'daki üniversite kütüphanelerinde başlayan okuma, araştırma, yazma yolculuğu Beyazıt Kütüphanesi'nde devam etmiş ve Bağlarbaşı'ndaki İSAM Kütüphanesi'nde nihayete ermişti.
Öncü bir mütefekkirdi... Tarih felsefesi deyince akla ilk gelen isimlerden biriydi.
İslam Devlet Felsefesi ve Türk Tarih Felsefesi kitaplarının müellifiydi. Medeniyetimizin dünü, bugünü ve geleceği meselesine kafa yormuştu.
Namuslu bir tarihçiydi... Büyük bir romancıydı. Kendisi için 'belgesel roman' türünün Türk edebiyatındaki banisi desek abartmış olmayız.
Hayatının yedi yılını Çanakkale'ye adadı. Hatıratları topladı, arşiv belgelerini gün yüzüne çıkardı; siperler arasında dolaşarak, yüz felci geçirmek pahasına, Çanakkale Mahşeri'ni yazdı. Yüzbinlerce kez basılan, orasından burasından tırtıklanarak tiyatrosu, dizisi, filmi yapılan bu kitap Çanakkale savaşlarının hatırlanmasını, gündeme gelmesini sağladı.
Yazılamamış Destanlar, Yemen Ah Yemen, Plevne gibi tarihi romanlarıyla okurlarında tarih şuuru oluşturmaya muvaffak oldu. Kut'ül-amare savaşını ilk kez gündeme getirenlerden biri de oydu.
80'li yıllardan beri günlük gazetelerde fıkra yazıyordu. Genç meslektaşlarımızın onun çalışkanlığından, titizliğinden ve üslubundan öğreneceği çok şey var.
Geçtiğimiz cumartesi günü öğrencilerinin, okurlarının, sevenlerinin ve dostlarının omuzlarında taşınarak Karacaahmet mezarlığına sırlandı. Güzel, çok güzel bir insandı.
Üstün ahlak timsaliydi. Adeta bir şahsiyet abidesiydi.
Başımız sağ olsun.
***
İntihar haberlerinin taşıdığı riskler
Erhan Öztürk ve Emir Somer imzalı Yüklü Borcu Vardı başlıklı haber bir intihar vakası hakkında.
Bir iş kadınının siyanür içerek intihar ettiği her yerde haber olmuştu; muhabirlerimiz olayı takip etmişler, iş kadınının bıraktığı mektupların içeriğine dair bilgi edinmişler ve kendisini tanıyan bir arkadaşı ile konuşmuşlar.
Bir bakış açısına göre elbette bunun haber değeri var. Ayrıntılara ulaşmak bir araştırmacı gazetecilik çalışması, hatta başarısı...
Fakat ben Dünya Sağlık Örgütü'nün ve uluslararası basın kuruluşlarının belirlediği ilkelerin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ilkeler intihar haberlerinin bulaşıcı ve tahripkâr olduğunu vurguluyor.
Araştırmalara göre intihar öğrenilen, kopyalanan ve modellenen bir eylem biçimi.
Bu yüzden intihar etme biçimi ayrıntılı şekilde anlatılmamalı. İntihar eden kişilerin isimleri açık biçimde yazılmamalı, fotoğrafları kullanılmamalı. İntihar eden kişilerin yakınları habere karıştırılmamalı. Neden intihar etmiş olabileceklerine dair iddialar gündeme taşınmamalı.
Aksi takdirde intiharın başarılı bir mesaj verme biçimi olarak görülmesi ve örnek alınması riski mevcut.
***
Tık tuzağı haberler
Başlık-İçerik Uyumsuzluğu bahsinde bu hafta iki haber öne çıkıyor.
Birincisi: 'Yüzbinlerce öğrenciye müjde!' başlıklı haber. Spotta 'KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) borçları siliniyor' şeklinde bir ibare var ama haberin tamamını okuduğumuzda faizlerden ve yeniden yapılandırmadan söz edildiği anlaşılıyor.
İkincisi: 'Canan Karatay: Oruç Tutacaklar Kendini Hazırlasın' haberi. Başlıkta bir oruç göndermesi var ama haberin içinde oruçla alakalı tek bir cümle bile yok.
Okurlar bu iki haberden de şikâyetçiler ve haklılar.
***
Nöbetçi eczane listesi yine hatalı
Geçen hafta bu köşede Sabah gazetesinin internet sitesindeki 'nöbetçi eczane listesi'nin sorunlu olduğunu anlatmıştık. Hassas bir konu... İnsanlar hastanelerin acil servislerinden çıkıp eczane bulmaya çalışırken alakasız yerlere gidiyorlardı.
Listenin doğru kaynaklardan alınması gerektiğini ifade etmiştik. Gelen şikâyetlere bakılırsa hatalı listeler yayımlanmaya devam ediyor; dolayısıyla okurların mağduriyeti de...
Şikâyetler tek bir il ya da mahalleyle sınırlı kalsa, bunun bir istisna olduğunu varsayabiliriz. Fakat 'istisnalar çoğalınca kaide olur.'